"Bir kadının konuşmasından değil, susmasından korkulur..." Çünkü susan her kadının içinde dikkatle çalışan bir kum saati işler. Elindeki kum saatini her alt üst edişinde o kadın, gelmiş
geçmiş hayatını sabırla gözden geçirir. Her bir kum tanesi, nice acılı dakikanın bilge bir öğretmeni gibi, o kadına yoldaşlık eder. Susan kadın, içindeki kum saatiyle konuşur. Orada, kendinden önceki nice kadının hayat öğretileri durur. Susmak, kadın için eylemsizlik değil, tam tersine bir sivil itaatsizlik eylemidir. Zira susan kadın, birazdan konuşmaya ve değiştirmeye başlayacaktır.
İnsan kendine mahkumken nereye gitse dört duvar, nereye kaçsa mahpusluktu. Susmak farkında olmadan içinde çığlıklar büyütmekti.
...Bir bilet daha almalıydı. Gitmeliydi. Bu kez olması gereken yere ve bu kez bir çift laf etmeliydi sustuğu şehrin her köşesinde...