...
Akarken gözlerimden üç beş damla yaş
Sorarım kendime üç günlük dünyada bu ne telaş
Anladım ki yaşamak bir çeşit iç savaş
Durulurmuş insan büyüdükçe yavaş yavaş
o.ö
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan.
Şems nerdesin feryatları , gerçek aşkın önünde boynun kıl gönlün yol olmasi. Susmak ! belki de duvarlara her nefeste sormak ; alışmak. Yanmak aşka yanmak... Bunlar eserin kalbin içine koydukları akla yorduklari ; Şems ve ona bakan onu alan kişiler ve olayın gizemi kitabın içinde gizli
Sus gönlüm. Çok laf etme. Az söyle ki işimiz olgunlaşsın.
Az söyle ki Hakka karşı yanlış kelam çıkmasın.
Sus gönlüm. Bir elif miktarı sus. Az kaldı bahara. Dayan gönlüm.
Denizin içinde meydana gelen görünmeyen dalgalar gibi yüreğin biliyorum.
Beklemekten başka çare olsaydı, seni durdurmazdım…İnan bana…
Ama yok. Başka çare yok.
Unutma ki ilaç
Bir de bakalım Leyla köşesinden
Aşkın kadın adlı penceresinden
Bırakmıştı kendini yazılmış olana
Susmak ve konuşmamak denen cana
Evlenmişti ve görünüşte mutlu
Şimdiden memnun ve gelecekten umutlu
Fakat bir eksiklik ufacık bir nokta
Kalbi kurcalıyordu hala
Mecnun ne olmuştu neredeydi
Nasıldı ne yapıyordu hali neydi
Geceleri loş gölgeler
"...Kitaplığını o denli çok seviyordu ki, kitaplığı onun için insanların yerini tutuyordu. "
Körleşme 'nin kahramanı Prof. Peter Kien, biz kitap delilerinin hayal ettiği biçimde 25 bin kitabı ile beraber yaşıyor. Kendine kalan miras sayesinde geçim sıkıntısı da çekmiyor. Zamanını evinde, sadece kitaplarıyla geçiriyor. İstediği
" Sen, beni asla tanımadın!"
Hepimiz birilerine söylemişizdir bu sözü. Hepimiz birilerine gerçek benliğimizi haykırmak isteyip de susmak zorunda kalmışızdır. R.'ye meçhul bir kadın tarafından yazılan bu sırlarla ve gizemlerle dolu mektupta da bir kadının acılarına, sessiz çığlıklarına, R.'nin onu tüm karşılaşmalara rağmen hiç tanımayışına ve kadının R.'ye duyduğu saf aşka şahit olacaksınız. Çocuk yaşta başlayıp sonsuzluğa uzanan sessiz, beklentisiz, karşılıksız, tutkulu, büyüleyici bir aşk... Zweig, içinde bulunduğu dönemin de etkisinde kalarak kitapta ruh tahlillerine fazlaca yer vermiş, psikolojik çözümlemeler yapmıştır. Adeta tutkulu bir "Aşkın Psikolojisi"ni yazmıştır. Gerçekten çok etkileyici, elinizde olmadan kendinizi gerçek aşkın ne olduğunu sorgularken bulacaksınız.
İKİ BİLİNEMEZİN ARASINDA BİR YOL ARKADAŞI OLARAK FELSEFE
1. Giriş: İnsanın Evrenle Bir İlişki Biçimi Olarak Felsefe
“Felsefe öldü.” 20. yüzyılın modern bilimin havai fişek gösterileriyle aydınlatıldığı dünyasında bu söz bir fizikçi tarafından söylendi. Stephan Hawking “Felsefe öldü” derken artık felsefenin sorularını devralmış yeni modern fiziği