Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Her Şeyden Önce Sen
Herkese merhaba,
Şimdi diyeceksiniz, bu kızda hiç bir şeyi beğenmiyor diye ama beğeneceğim hiç bir şey yoktu ki , benim suçum yok ki Başka dilde aşk, aynı versıyonu bunda yazmış ama başarılı olamamış, onu ne kadar beğendiysem bunu hiç beğenmedim...
Kitabı direk anlatacak bir alıntı ile başlayacağım.
Crystal ''Zalim, bencil ve beş
·
Puan vermedi
Sevgili okur arkadaşlar, belirttiğim gibi bu bir inceleme değil! Kitabı eleştiren bir kısa yorumdur.
Bu kitabı okumanızı öncelikle tavsiye etmem. İnsan psikolojisine oldukça zararlı olduğunu idaa edebilirim. Kaldı ki yetişkin bir insanın okumamasını tavsiye ediyorsam, çocukların kesinlikle bu ve bu tür içerikli kitaplardan uzak durmasını şiddetle tavsiye ederim. Böyle bir dönemde ve böylesine kötü bir zamanda tahrik ve teşvik edici iğrenç bir kitap asla tavsiyem değildir. Soran olursa sen ne niye okudun diye; ben, bu kitabı bir arkadaşın hediye vermesi üzerine alıp boş bir vakitte okumaya başladım. Ama maalesef o kadar iğrenç ve mide bulandırıcı ki, sonunu getirmeden kapatıp kaldırdım. İçeriğini bilmek için kitabın alıntılarından bir kaç tane okursanız ne demek istediğimi daha rahat anlarsınız. Hepinize iyi okumalar dilerim.
Okuduğumdan hiç bir şey anlamadım olay yok hiç bir şey yok kısacık da olsa bir öğüt bile yok
Kitabı çok büyük bir hevesle alıp okumaya başladım çünkü ; yazarı okuduğum okunmaya değer körlük kitabının yazarı Jose Saramago .
O yüzden kitaptan beklentim de biraz fazlaydı ama tâbi beklentilerimin altında bir kitap . Şöyle bir şey var ki yazarın ilk kitabı olduğu için çok da beklentileri fazla tutmamak gerekiyor
kitap da parantez içi cümlelere çok fazla yer vermiş ve insan okudukça sıkılıyor neden her kelimeyi açıklama gereği duymuş ve bu da kitabı okumayı baya bir sıkıcı bir hâle getiriyor.
Olaylar çok kopuk yazar ne anlatmak istediğini kedisi unutmuş olabilir kitabın sonuna geldiğinde kitabın başını unuttuğunu bile idaa edebilirim.
BEĞENMEDİM.
Batı’da Afrikalı Leon adıyla bilinen Arap seyyahı.
Sular hep aktı geçti
Kurudu vakti geçti
Nice han, nice sultan
Tahtı bıraktı geçti
Dünya bir penceredir
Her gelen baktı geçti
•••
el-Hasen b. Muhammed el-Vezzân ez-Zeyyâtî el-Gırnâtî el-Fâsî (ö. 957/1550’den sonra). Bu isim başkahramanımız Afrikalı Leo’nun tarihteki gerçek ismi. Granda’ da doğmuş, Fas’ta büyümüş, Kahire’de yetişkin olmuş ve Roma’da
//
İlk kez bir kitabı okurken rahatsız edici bir his uyandı içimde ve bu sefer pek sevmedim bir kitabıYazarın okuduğum 2.kitabı elimde 2 kitap daha var yazara dair umarım onlar daha guzeldir.
Ermeni soykırımı (!)denen idaa ki bu tartışmaya açık bile değil bizim gözümüzde(olmayan soykırım yazar ermenilere acima modunda )tut ki Osmanlı ve Türk kültürünu aşağılar ifadeler var kaba saba olduğuna dair ki Osmanli kadar köklü bir devletin kültürü tartışilamaz bile ...Demem oki yalan yanliş bilgilerle çokça yanlış yönlendirmelere sebep verebilir
Zemini sağlam olmayan okuyucuyu yanliş yönlendirebilir...
Okumak iptiladır müptelalara selam
İyi okumalar
Kuran-ı Kerim Müdâfaası
İhsan hocayı hepimiz biliriz; kendisi Hz peygambere ve ashabina sevgisi ile tanınır. Kendisi Ehli sünnet bir kimliğe sahiptir. Sonuna kadar da eserlerinde en basit ve açık tarzda bunu savunur. Elbette haklıdır. Gelelim eser hakkinda yorumuma; eserde İhsan Hoca, öncelikle, tarihselciligin doğumu, kilise ile bağını, müslüman camiadan oryantalistlere hizmet eden fazlurrahman gibi önde gelen isimlerin görüşlerini, hemde karşıt düşüncelerini paylaşmıştır. Elbette eserde önemle üzerinde durduğu kuranin tarihsel olduğu fikrini ret etmiş, bunu idaa edenlerin de kuran ve sünnet düşmanı olduğunu tüm örnekleri ile açıklamış bu eserinde genelde kuranı gerek oryantalistlere karşı, gerek de tarihselcilige karşı savunmuş, mudaafa etmiştir. Tüm merak eden herkese bu konuda ilgili , her kesimin anlayabileceği tarzda yazmış olduğu bu eseri okumaya davet ediyorum :) kpss sürecinde okumaya niyet ettim ve çalışmama rağmen kisa sürede bitirdim elhamdülillah. Allah ilim ile olmayı, okumayı ömür boyu nasip etsin. İhsan hocamıza da bu eser için ilahiyat camiasi mensubu olarak teşekkür ederim..
Burdaki incelemelerin çoğu, bu kitabı bir tanri tanımamazlık (Ateist) argümanı olduğunu idaa etsede, kitabın böyle bir amacı yoktur. Saramago bu kitapinda bir zamanlar inandığı dinî mitolojik bir gözlem ele almış ve gayet iyi bir ürün çıkarmıştır.
Kabil sürekleyici hikayesi ve Saramago'nun hıristiyanlığı ele alisi, felsefik acidan düşündürücü ve bunu yaparken sıkmayan bir üslubu var. Özellikle Efendi ile (Kitap da tanrıya efendi deniliyor) aralarında ki diyalogları en begendigim bölüm oldu.
Kitabın genel bir olay örgüsü yok, ana karakterin olaylar ve zamanlar içinde ki geçişine şahit oluyorsunuz. Ayrıca Saramago sizi kitabın başından itibaren şaşırtmaya çalışıyor. Örneğin, başlarda yoğun bir şekilde Adem ve Havva yöneliyorken bi anda Kabil'e geçiş yapması ve Adem-Havva faktörünün tamamen hikaye dişina çıkması gibi ve tabii kitabın sonu en büyük şaşırtmaca.
Okuyun, okutun.
Not: Kitap da sadece nokta ve virgül kullanıldığı için bende inceleme de böyle üslup tutundum.
Merhaba arkadaşlar sizlere güzel bir kitap yorumuyla geldim.
.
.
Kitabımızda İki grubun var bunların iki lideri var;Bunlar;Dr.kal ve Dr.Boz kal'ın grubu daha kalabalık.Dr.kal ortaya bir idaa atıyor.Ve dünyadaki bütün kazlar beyaz olur diyor.
.
.
Dr.Boz'da bu idaa'ya inanmayıp araştırmaya başlıyor.Beyaz kaz arayışına girip bir para ödülü koyuyor.
Bakalım bulabilecek mi?
324 syf.
·
Puan vermedi
Oldukça özgün bir tarzda yazılmış ve zekice kurgulanmış bir kitap olan Görmek özellikle Körlük kitabından sonra okununca derin anlamlar kazanıyor.
Körlük kitabından sonra bu kitabı okuyunca gerçekten şu an yaşadığımız topllumda kör olduğumuzu ve görmek duyusunun sadece gözlerle olmadığını , bu duyunun zihin boyutununda olduğunu görüyoruz.
Kitabı bitirdekten sonra akılda tek bir soru işareti beliriyor. Gerçekten görüyor muyuzu??
Bugün haksız hukuksuz yere ölen insanların olduğu bir toplumda, sistemin istediği şekilde yaşadığımız gerçekliğinin farkına varılmadığı bir toplumda, tecabüzlerin son bulmadığı ve insanlığın unutulduğu bir toplumda gördüğümüzü nasıl idaa edebiliriz??
İnsanın zihin gözünü açan ve mutlaka okunması gereken bir gereken bir kitap.
Aylak Adam
Okuduktan sonra yorumları okudum herzaman yaptığım gibi, malesef ben sevmedim bazen yorum yazanların profiline yada diğer yorumlarına bakıyorum 600 küsür kitap okumuş hepsini çok sevmiş yada biraz temposu beğenmemiş oluyor, heralde 1.200 civarı bir kitap okumuşlar ki beğenmediklerini yazmak yada okudum diye eklemek gereği duymamışlar. Yoksa
akıcı bir kitap olmasını yanı sıra gerçekten merak uyandırıcı bir eser,kitabın ilerleyen bölümlerinde martin evini terk etmesinin ardından aradan yıllar geçtikten sonra bir kişinin aniden ortaya çıkıp kendinin ortaya atıp Martin gurre olduğunu idaa etmesi ve kitabın devamında ise kurulan mahkemeler ile Martin Guerre mi yok o değil mi adına soruşturmalar başlatılması hakkında bir konuya sahip olan bu kitap zamanın mahkeme yapısıyla birlikte konu olarak zina ve soruşturma yapısını ele almıştır.
Türkiye’de sanayi gelişmeye başlamasıyla birlikte emek güçü ihtiyacı da arttı. İnsanlar köyde ekonomik sıkıntı yaşadıkları için şehirlere göç etmeye başladılar. Şehirde ev kiralarının Pahalı olması nedeniyle insanlar devlet arazisi olan, işyerlerine yakın buldukları yerlere baraka yaptılar. Daha sonra ilave odalar derken gecekondular ortaya çıktı. Resmî olmayan bu yerleşim şeklinde polise karşı güçlü olabilmenin, söz sahibi olabilmenin yolunun kalabalık olmak ve yerleşimin çok olmasını kavrayan gecekondu sakinleri köydeki akrabalarının şehire yerleşmelerinde teşvik edici oldular. Şehire yerleşen köylüler giderek nüfusun çoğunluğunu oluşturmaya başladılar. Şehirliler gecekondulaşmanın şehrin yapısını, kültürünü, refah sevyesini ve pirestijini düşürdüğü ve şuç oranının arttığı düşüncesini idaa ederken, devlet gecokondulaşmanın gelişen Türkiye’nin belirtileri olduğunu söyleyerek zamanla geçokonlaşmaya göz yumdu. Siyasetçilerde gecokondu nüfüsunun gücünün bilincinde olduğu için. Devletin arazisi üzerine izinsiz yapılan gecekonduların tapularını vermek vadiyle siyaset yapıldı. Zamanla tapularını eline alan halk giderek şehirle bütünleşti.
