Geçtiğimiz günlerde Andrey Voznesenski'nin Oza'sını okumuştum. Voznesenski, bilime inanıyor ancak bilimsel "ilerlemenin" insanı bir "civata"ya döndürmesinden de korkuyor idi. Onun üzerine bu kitabı okumam güzel oldu.
İçeriğinden bahsetmeden önce, Eleni Karaindrou açıyorum, arkama yaslanıyorum ve kitabın kendisinden
_İttihat Terakki Cemiyeti_
_Mustafa Kemal Paşa, Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Halil Kut, Mehmet Akif Ersoy, Fahrettin Paşa, Enver Paşa, Cemâl Paşa, Talat Paşa, İsmet İnönü, Celal Bayar, Ali Fuat Cebesoy, Ali Çetinkaya, Ziya Gökalp, Hacı Bekir, Tevfik Rüştü Aras, Said Halim Paşa, Nuri Conker, Çerkez Ethem, Yunus Nadi…
_1889 devletin
Shakespeare'in Kaynakları
Kısasa Kısas yazımı için iki ana kaynak belirlenmiştir. İlki, İtalyan romancı Giovanni Battista Giraldi'nin (daha çok Cinthio takma adıyla bilinir) yazdığı 16. yüzyıldan kalma kısa öyküler koleksiyonu olan Gli Hecatommithi'dir (1565). Cinthio, Kısasa Kısas olay örgüsünün yaratıcısı olmasa da, hikayenin
Kılıç Ali’nin Atatürk’ün fedaisi, hatta tetikçisi gibi davrandığını bildiğim için “onun anılarından öğreneceğim ne olabilir?” diye düşünürdüm fakat son yıllarda Atatürk ve tek parti döneminden kalma faşist, hukuksuz, adaletsiz, zalimane uygumlalar, dayatmalar, karanlık cinayetler artınca onun anılarını da okuma ihtiyacı hissettim.
İyi ki de
1. Henry Morgan (1635 - 25 Ağustos 1688)
Henry Morgan aslında bir korsan değil, deniz akıncısıydı. Uzun yıllar boyunca İngiltereye hizmet ettikten sonra, tayfasıyla beraber başıboş kalmış ve sıradan bir hayatı yaşamak yerine, İspanyol gemilerine ve şehirlerine saldırmayı tercih etmiştir. Henry toplamda 6 İspanyol şehrine saldırmış ve bunlardan
1. Henry Morgan (1635 - 25 Ağustos 1688)
Henry Morgan (1635 - 25 Ağustos 1688)
Henry Morgan aslında bir korsan değil, deniz akıncısıydı. Uzun yıllar boyunca İngiltereye hizmet ettikten sonra, tayfasıyla beraber başıboş kalmış ve sıradan bir hayatı yaşamak yerine, İspanyol gemilerine ve şehirlerine saldırmayı tercih etmiştir. Henry toplamda 6
Dostoyevski'nin idamdan kurtuluşunun yansımaları... Ümit Yıldırım
"Nerede okumuştum, hani bir idam mahkûmu ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: 'Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir