Uzanmak İlya İlyiç için ne hastalarda ya da uykusu gelmiş insanlarda olduğu gibi bir zaruret, ne yorgun bir kimsedeki gibi geçici bir ihtiyaç, ne de uyuşuk bir insandaki gibi bir zevkti; bu onun tabii hâli idi.
" 'Yamandır açlığın laboratuvarı,' derim... Sabahleyin Nuri, 'Kafalardan önce akıllandı eller,' dedi. Yok öyle şey! Hepsinden önce mide akıllanır. Bin yıldır et yemiyor bizim köylü... Kafaca, gövdece durgunluğu, erken kocaması bundandır. Gizli açlık vardır bizde... Daha doğrusu yalancı tokluk...
Oğlum, aylıkla geçinip şundan bundan çarpmayınca, senin iş görür adam olduğunu nerden anlayacak bizim bu milletimiz? Kaç kez söyledim, memurluğun zagonu... Bildiğin alıcı kuş zagonudur ve de bildiğin, bozkurt zagonudur. Gücü yetesiye çarpacak, gücü yetesiye boğacaktır. Canavar kısmı, sürüye dalınca karnını doyurup savuşur mu? Hayır, çenesi katılıp kalasıya kadar boğar. Katılması, kurakta tutmasındandır sürüyü... Sulakta bastırsa, çenesi kaldıkça gider ıslar, koşar gelir, bulaşır boğmaklığa kaldığı yerden... Memurluk bu hesaptır, arslanım, 'Hep bana!' denilecektir ve de yolunu şaşırıp karşına gelen, hemen kavranıp gelen, hemen kavranıp silkinip ciğeri sökülmesine temizlenecektir. Bunu başaramadın mı zagon bozulur ki, gayet korkulu bozulur. Memurlukta elinin yettiğini kimin diye sormadan, azına çoğuna bakmadan çekip alacaksın, yetmediğini, 'Bugün git, yarın gel,' diyerek savsaklayıp can usandırmasıyla amana düşürüp şuraya buraya mühür basaraktan, imzalar ataraktan haklayacaksın!