Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İhsan Aksoy
Kürt edebiyatı önünde birçok engel var. Birinci engel: yirminci yüzyılın başından bu yana 1945-46'da yayınlanan dergi ve gazetelerin dışında zengin bir yazılı miras yok. İkinci engel; Kürtçe daha yeni okunuyor. Üçüncü engel; Kürt yazarlar amatörce yazıyorlar, çünkü hiçbir maddi destekleri yok. Dördüncü engel; Kürt yurtseverler çoğunlukla siyasi fraksiyonlara mensuplar. Bu fraksiyonlar ve mensupları özellikle kendi yazarlarına sahip çıkıyorlar ve okuyorlar. Beşinci engel; Kürtlerin profesyonel, zengin yayınevleri ve matbaaları yok. Altıncı engel; Kürt yazarları ve Kürtçe eserleri tanıtan bir Kürt dergisi yok. Doğrusu hâlâ Kürt edebiyatı uzmanı, eleştirmeni yok ki; başka halkların edebiyat uzmanı, eleştirmenleri gibi eleştiriler yapıp yol göstersinler. Fakat her şeyden önce eleştiri yapan kim olursa olsun, en azından dünya edebiyatı ve Kürt edebiyatı hakkında derin bilgi sahibi olması gerekir. Yani gerçekten söz sahibi olmaları gerekir.
Sayfa 209 - ithaki yayınları 3.baskı
Edebiyat bir halkın var olduğunu gösteren en büyük belirtidir. İhsan Aksoy
Sayfa 171 - ithaki yayınları 3.baskı
Reklam
Ali ihsan göğüş anlatıyor
1933’te Gaziantep’te ilkokula gidiyordum on yaşındaydım. Dil kurumu’nu yıllarca yönetmiş olan Ömer Asım aksoy, Gaziantep halkevi başkanıydı. O yıl halk evinde bir el sanatları sergisi açılacaktı. Gaziantep’te el sanatları çok gelişmiştir. Serginin açılışına kılıçali, Atatürk’ü de davet etmişti. Ünlü şair Kemalettin kamu Anadolu ajansı temsilcisi olarak Gazi’ye sergiyi gezdiriyordu. Gazi’yi ilk olarak orada gördüm. O yıllarda Yoyo modası vardı. Yoyo alüminyumdan yapılırdı, Antepliler tahtadan yaptılar ve çıkşa Adını verdiler. Atatürk, sergide bunu görünce, çıkşa da ne demek? Diye sordu. Yapan marangoz, paşam dedi Yoyo bir aşağı iniyor, bir yukarı çıkıyor: in, çık, in, çık. Biz buna çıkşa dedik. Gazi buna çok güldü. Ertesi gün Valiliği ve belediyeyi ziyaret etti. İl genel Meclisi kendisine hemşerilik belgesi verdi. Gazi, Antep’in bey mahallesi kütüğüne yazıldı, Antep’in hemşerisi oldu. O gün açık arabayla Gaziantep lisesinin bulunduğu yere geldi. Golf pantolon giymişti. Yanında Raks adlı köpeği de vardı. Orada dilenen karafatma adında bir kadın Gazi’ye, bana yardım et, diye avuç açtı. Gazi, Türk kadını dilenmez, sen de çalış, işte bu kadınlar gibi ol, diye eliyle yanındaki öğretmen kadınları gösterdi.
Sayfa 120Kitabı okudu
İlk Türk Heykeltıraş İhsan Aksoy'du
Ülkemizde yetişen ilk Türk Heykeltıraş İhsan Aksoy'du. Sanayii Nefise'nin (Güzel Sanatlar) heykel bölümünü bitirince devlet yarışmasını kazanarak 1890'da Fransa'ya gitti. Sanatını Dölua, Tomas ve Soldi'nin atölyelerinde geliştirdi. Paris'te bir de sergi açtı. 1895'te Türkiye'ye döndü. Çağdaş Türk heykeltıraşlığının ilk sanatçısı sayılan İhsan Aksoy'un, İstanbul Resim ve Heykel Müzesinde yapıtları vardır. Osman Hamdi Bey, Kerime Salahur, Nimet Hanım büstleri, kişiliğini gösteren ünlü yapıtlarındandır. Bugün, İstanbul'da, Kadıköy'de, Süreyya sinemasının girişindeki alçak kabartmalar, onun ürünüdür.
Sayfa 116 - Karma Kitap YayınlarıKitabı okudu
1971 DDKO duruşmasında savunma yapmayan grup, 1975 yılının Ocak ayında bir araya gelerek Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi'ni kurdular. Kemal Burkay, Mehdi Zana, İhsan Aksoy'un önderliğinde kurulan partinin, genel sekreterliğine Kemal Burkay getirilirken, partinin kuruluşu kamuoyuna açıklanmadı. İllegal kalmayı tercih eden parti, diğer yandan değişik legal kuruluşlar aracılığıyla faaliyetlerini sürdürdü ve Özgürlük Yolu dergisi etrafında geniş bir kitleyi toplamayı başardı. Kendisini Marksist-Leninist olarak tanımlayan parti, "nihai amaç" olarak ise "Türkiye Kürdistanı’nda her türlü sömürü biçimine son vererek bir toplum kurmak" görüşünü ortaya atıyordu. Bu parti içerisinde de bir süre sonra görüş ayrılıkları ortaya çıktı. 12 Aralık 1977 yerel seçimlerine bağımsız olarak katılan ve Diyarbakır Belediye Başkanı seçilen Mehdi Zana, partiden ilk kopan kişi oldu. 1979 yılında da partiden küçük çaplı ayrılmalar oldu. Partinin 1. Kongresi 1980 yılı başında Ankara'da yapıldı. Bu kongreden sonra Genel Sekreter Kemal Burkay Türkiye dışına çıktı ve partinin hareketlerini buradan yönlendirmeye başladı. 12 Eylülle birlikte partinin bir çok elemanı ve sempatizanı tutuklandı. Böylece partinin Türkiye içerisindeki etkinlikleri de yok denecek kadar azaldı.
ant yayınlarıKitabı okudu
Namaz Kıldırma Masalı
Tayyip, "Elhamdülillah şeriatçı” ya, bu nedenle namaz kıldır-masını herkesten iyi bilmesi gerekiyordu. Kitabın yazarları ve Tay-yip de böyle düşünüp bazı mizansenler hazırlamışlar, ancak elleri-ne yüzlerine bulaştırmışlardı. Kitabın 18. sayfasında Tayyip'in namaz kıldırma senaryosu şöy-le yer alıyordu: "İlkokul 5. sınıfta iken din kültürü derslerine giren okul müdürü İhsan Aksoy, bir gün sınıfta bir soru sordu. Böylelikle belki Recep Tayyip Erdoğan'ın hayatının seyri de değişmiş oldu. Aksoy ders an-latırken ezan okunuyordu. Sınıfa döndü ve "Kim namaz kılacak?" diye çağrıda bulundu. Kimseden ses seda çıkmadı. Recep Tayyip sağına soluna baktı ve elini kaldırdı. " Hocam ben kılarım!" Bu-nun üzerine Aksoy, "Gel bakalım Recep Tayyip" diye onu yanına çağırdı. "Seninle bir namaz kılalım" diyerek yere gazete kâğıdı serdi. Ama okul müdürü, biraz sonra Recep Tayyip'in vereceği tep-kiden habersizdi: "Hocam bu gazetenin üzerinde boy boy resim var. Bunda namaz olmaz." Ve kenara çekildi. Bu medeni cesaret Aksoy'un hoşuna gitmişti. Masanın üzerindeki örtüyü alarak yere serdi. Böylece Recep Tay-yip, bütün sınıfa sabah namazının nasıl kılındığını gösterdi.
Reklam
"Hatta ilkokulda müdürü İhsan Aksoy'un sınıfta, "Kim namaz kılacak?" diye sorduğunda bir tek kendinin parmak kaldırdığını söylüyordu. Öğretmenin sınıfın ortasına bir gazete sererek, "Haydi kıl bakalım" demesine, "Olmaz, bu gazetenin üzerinde resim var, namaz kılınmaz" diye cevap verdiğini belirtiyor, yine aynı müdürün isteği ile imam hatibe gittiğini anlatıyordu."
Sayfa 26 - SARMAL KİTABEVİKitabı okudu
SÖZBAŞI Milliyetçilik Türk fikir hayatının en etkili akımıdır. Tarihimizde Tanzimat döneminden günümüze kadar geçen zaman diliminde bu kavramın çok farklı şekilde yorumlandığı bir gerçektir. Milletler sürekli olarak değişen şartlara uyum göstermek mecburiyetindedirler. Sürekli bir akış içinde olan hayatta, önemli husus akan süreçte milletin
Türkiye Sinemasında Karlı Bir Doruk: ‘Ağrı Dağı Efsanesi’
Yönetmen: Memduh Ün Senaryo: Lütfi Akad, Duygu Sağıroğlu, Memduh Ün Görüntü Yön: Gani Turanlı Sanat Yön: Duygu Sağıroğlu, Güven Öktem Müzik: Yalçın Tura Oyuncular: Hakan Balamir, Fatma Girik, Hayati Hamzaoğlu, Yavuz Selekman, Reha Yurdakul, Hüseyin Peyda, İhsan Yüce, Nuran Aksoy, Coşkun Göğen, Hikmet Taşdemir, Atıf Kaptan Yapımcı: Memduh
SÖZBAŞI Milliyetçilik Türk fikir hayatının en etkili akımıdır. Tarihimizde Tanzimat döneminden günümüze kadar geçen zaman diliminde bu kavramın çok farklı şekilde yorumlandığı bir gerçektir. Milletler sürekli olarak değişen şartlara uyum göstermek mecburiyetindedirler. Sürekli bir akış içinde olan hayatta, önemli husus akan süreçte milletin
Reklam
12 Eylül'e giden süreç
Ama özgür düşüncenin düşmanı artık Devlet değil, kaba kuvvetti. Bu dönemde yapılan saldırıların ve işlenen cinayetlerin korkunç bir bilançosu vardır: - Prof. Muammer Aksoy ile Prof. Uğur Alacakaptan'ın evlerine patlayicı madde atıldı (14 mayıs 1975). - İstanbul Üniversitesi öğrenci çatışmaları yüzünden süresiz ka­patıldı (12 Kasım 1976). -
Sayfa 135Kitabı okudu
KABUL EDENLER
ADANA: Cevdet Akçalı, Fazıl Güleç, M. Salahattin Kılıç, Melih Kemal Küçüktepepınar, Ali Cavit Oral, Emir H. Postacı, Kemal Satır, Ahmet Topaloğlu, Turgut Topaloğlu, Alpaslan Türkeş, Hüsamettin Uslu. ADIYAMAN: M. Zeki Adıyaman, Ali Avni Turanlı. AFYON KARAHİSAR: Hasan Dinçer, Hamdi Hamamcıoğlu, Ali İhsan Ulubahşi, Kazım Uysal. AMASYA: Yavuz
Sayfa 200 - Sayfa Yayınları
Ya bir de Papa ile açsaydık ?!
23 Nisan 1920 günü geldiğinde Hacı bayram Camiinde Cuma namazının kılınmasının ardından, cemaat cami avlusunda toplanmıştır. Törene katılanlar tekbir getirerek Meclisin toplanacağı binanın yanına gelinceye kadar yürümüşlerdir. Yürüyüş alayının önünde, üzerinde Kur’an’ı Kerim bulunan rahleyi taşıyan bir kişi yer almıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışında dualar edilmiş, kurbanlar kesilmiştir. Camide başlatılan, Kur’an hatmi ve Buhari-i şerif okunmasının son bölümü Meclis’e gelindiğinde tamamlanmıştır. İlk hükümetin kuruluşunu müteakip yaptığı konuşmada Atatürk, “Cenab-ı Hakkın avn-ü inayeti bizimledir”, diyerek samimiyetini göstermiştir. (69) (69) İhsan EZHERLİ, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Ankara, 1986, TBMM Kültür Sanat ve Yayın Kurulu Yayını, s. 31; Osman ÖZSOY, Kurtuluş Savaşı’nın Perde Arkası, İstanbul, 1999, Aksoy Yayıncılık, s. 302; E. Ruhi FIĞLALI, “Atatürk ve Din”, Atatürkçü Düşünce El Kitabı, Ankara, 1998, Atatürk Araştırma M. Yay, s. 92; Yaşar SEMİZ, “23 Nisan 1920 Büyük Millet Meclisi’nin Açılışı ve Yarattığı Milli Heyecan”, Selçuk Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılȃp Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Ata dergisi, sayı: 9, 2002, s. 95-108.
Sayfa 32 - Togan YayınlarıKitabı okudu
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.