Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Taif Duası
Allah’ım güçsüzlüğümü ve çaresizliğimi, insanlar nazarında düştüğüm hor ve hakir durumumu sana arz ve şikâyet ediyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Sen zor ve sıkıntılı durumlarda olanların, zulüm altında zayıf düşürülmüş olanların Rabbi’sin. Benim de rabbim ancak Sen’sin. Beni kimlerin eline bırakıyorsun? Sen beni zalim bir düşmanın eline düşürmeyecek, onları bana hüküm geçirtecek bir konuma getirmeyeceksin. Ey Rabbim! Benim üzerime çöken bu musibet ve eziyetler, eğer senin bana karşı bir kızgınlığından ve öfkenden dolayı değilse; çektiğim bu sıkıntıya hiç aldırış etmem ve hepsine tahammül ederim. Yine de senden bana gelecek bir sığınmaya çok ihtiyacım var. Hem bu dünyada hem de ahirette, senin o karanlıkları aydınlığa çevirerek nuruna sığınıyorum. Ey Rabbim! Sen hoşnut oluncaya kadar senden af diler, tevbe ve istiğfarda bulunurum. Biliyorum ki; güç ve kuvvet ancak sendedir. Hz. Muhammed (sav)
Colborne'un asla anlamayacağından emin olduğum bir şey de yaşamak için dile ihtiyacım olduğuydu, tıpkı yemek gibi. Sözcükler ve biçim birimleri, anlam parçaları beni şu bilgiyle besliyordu: Evet bunun için bir kelime var. Bunu daha önce başkası da hissetmiş.
Reklam
(…) çünkü ben ne olduğumu biliyorum. Kabul görmek, onaylanmak gibi bir ihtiyacım yok. Birisinin bana kim ve ne olduğumu söylemesine ihtiyaç duymuyorum.
"Filipinli hemşirenin, Maz'ûn Sultan'ın o günkü kalp krizinden birisine bahsettiğini varsaydım. Ne kadar yorulduğunu gördüm ve sabah neredeyse ölmesine rağmen hiç kimsenin -resmen hiç kimsenin- nasıl olduğunu öğrenmek için aramamasına sinirlenmiştim. Kendisiyle dobra bir münasebetimiz vardı ve ona karşı çok dürüsttüm. 'Herkesle böyle yakından ilgilenmeniz çok güzel, ama size kim bakıyor?' diye sordum. Ve beti benzi atmış, yıkıcı bir tıbbi krizden henüz çıkmakta olan bu bitkin kadın, küçümseyici bir bakışla yastıklarından kalktı -bu öfkeden daha fazlasıydı, tam bir küçümsemeydi- ve sanki 'Seni aptal beyaz kadın! Ben tenezzül buyurup seninle arkadaş oldum, ama sen cehaletten gebereceksin!' diyordu. Parmağıyla göğü işaret etti ve 'Allah bana kafidir, o bana bakar; benim onun dışında hiçbir şeye ihtiyacım yok' dedi. 'Bunun ne olduğunu bilmiyorum ama işte bunu istiyorum,' diye düşündüm. 'Bunu hayatımda istiyorum'"
Sayfa 281
Hayatımın hiçbir döneminde şuan ki kadar kendimden emin olmamıştım bu hissin verdiği rahatlığa ne kadar çok ihtiyacım varmış meğer. Ben ki ufacık rüzgara direnemeyen düşüncelerimin, sağa sola savrulan toz taneleri gibi yörüngesizdim... Tek gayemin seni razı edebilmek olduğunu anladığım da sadece senin hoşuna gitmek için yaşadım. Ah yaşamak ne güzel seymiş🤍 Seni seviyorum Allahım
Reklam
Şükür,aklım başımda,fakat sanki duygularım köreldi. Hiçbir şey istemiyorum,hiçbir şeye ihtiyacım yok,kimseyi sevmiyorum... Yalnız seni getçekten seviyorum.
KENDİNİ ÖZLEMEK
Aslında insan, fark etmeden de olsa en çok kendini özler. Ben özlemi, öylesine derindir ki insanın, yaşadığı anın yani şimdiki zamanın içinde bunu tatmin edebilmesi için çok ciddi bir farkındalığa sahip olması gerekir. Eğer bu farkındalığımız yoksa andan tat almamız çok zordur. Bu yüzden beklentilerimizi ve umutlarımızı geleceğe yöneltiriz.
Kadın, kocasının yardımcısıdır, derler. Yardımcıya niye ihtiyacım oldun ki! Kendi kendime yardım ederim ben. Benimle lak lak ederek değil, etraflıca, hissederek konuşsun yeter. Güzel sohbet etmeden hayat nedir ki.!!
Tarz 5
Zihin sanki olası bir felaket için kaynak istifi yapmaktadır. Böylelikle Beş'ler bilgi, beceri ve kaynak toplayarak sırf kendileri için yarattıkları bölgeden gerçeği yeniden keşfetmeye çalışırlar, Sorun, zihinle bu şekilde özdeşleşmenin bizi Var Oluşumuzun desteğinden ayırması ve dünyadan uzaklaştırmasıdır. Daha da ötesi, Beş'ler yaşamak amacı ile sürekli bilgi veya beceri toplamaya odaklanırlarsa yaşamaya başlamaları giderek zorlaşacaktır. Vermek, cömert olmak korkutucu bir olay haline gelmiştir. Sanki Beş'ler “Kendim için bile yeteri kadar olmayan bir şeyi kimselere veremem. Sonra ben yoksun kalırım. Yaşamayı öğrenmek için zamana ihtiyacım var” demektedirler, Hâlbuki ne denli çalışır, öğrenir veya biriktirirlerse biriktirsinler hiçbir zaman kendilerini yaşam için hazır hissedemeyeceklerdir.
Reklam
Sizden nefret ediyorum çünkü size böylesine ileri gitme fırsatı verdim, ve sizden yine nefret ediyorum çünkü size ihtiyacım var. Size ihtiyacım olduğu sürece de, söylediklerinizi yapmak durumundayım.
Elimde bir defter bir kurşun kalemle çıkagelmiştim ben, sabahı okumaya ayırdıktan sonra öğlene kadar gerçeği defterime aktarmış olacağımı varsaymıştım. Ama bunların hepsinin altından kalkabilmek için bir fil sürüsü olmam, öbek öbek örümcek olmam gerekir, diye düşündüm, en uzun yaşadığı, en çok gözü olduğu söylenen hayvanlara çaresizce atıfta bulunarak. Sırf dış katmanı delebilmek için bile demir pençelere, pirinç bir gagaya ihtiyacım var.
Sayfa 33 - Can yayınlarıKitabı okuyor
Belki de tükenmişimdir. bir şeyler yapacak,bir şeyler için uğraşacak çabayı kendimde bulamıyorumdur. benim de emek vermeden güzel giden şeylere ihtiyacım vardır. beni bana geri vermek istiyorumdur.
Yine sırf iş olsun diye birkaç saniye boyunca kaşlarımla dudaklarımı yukarı doğru kaldırıp düşünüyormuş gibi sustuktan sonra, bakışlarımı başkanın hâlâ durulup sakinleşememiş güzelim mavi gözlerine âdeta çivileyerek, öncelikle az önce beni onlarca dikkatli, saygın tanığın önünde zımnen de olsa tehdit ettiği
Tek ihtiyacım olan şey; bir deniz kıyısında sabaha kadar oturup,olanı biteni gözden geçirdikten sonra kafasında her şeyi aşmış bir insan olarak kalkıp gitmek. | 11 Mayıs 1954
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.