Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
sabah kahvaltısına eşlik edecek o alıntıyla seda sayan günaydınıııı
Böcekler mi üstündür, insanlar mı? Biz insanlar kendimizi tabiattaki en mükemmel varlık olarak kabul eder, dünyanın asıl sahibi olduğumuzu zannederiz. Oysa diğer canlılar bir yana insanlar böceklerle yaptığı savaştan bile galip çıkamamıştır. Bir kere böcekler, insanın ortaya çıkmasından milyonlarca yıl önce de dünyada yaşıyorlardı. O
Sayfa 69 - AykırıKitabı okuyor
1936 Kompost Uygulaması
Babam bahçenin en dibinde, eve uzak bir bölgede derin bir çukur kazmıştı. Evin organik çöplerini, yani meyve ve sebze artıklarını, bahçedeki ağaçların dibine dökülen kuru yaprakları, çürük meyveleri, sebzelerin, çiçek tarhlarının arasından yolduğumuz muzur otları, tavuk ve tavşan kümesleri temizlendiğinde biriken gübreleri, hatta evin önündeki yoldan geçen at ve öküzlerin bıraktıkları gübreleri de toplayarak bu çukura atardık. Bu atıkların sinek oluşturmasını önlemek için de üzerine zaman zaman birkaç kürek toprak ve kireç dökerdik. Böylece giderek çürüyen bu atıklardan bahçemizdeki bitkiler için gayet besleyici, hümüslü bir gübre elde ederdik. İki senede bir, çukurun içinde birikmiş olan organik çöpleri alt üst ederek bir elekten geçirir ve eleğin dibine dökülen kapkara toprağı sebze bahçesine, ağaçların, çi- çeklerin dibine yayar, onların beslenmesini sağlardık. Almanya'da hemen hemen her bahçede yapılan ve "Kompost" adı verilen bu uygulamanın Türkiye'de pek rağbet görmemesi beni hep şaşırtmıştır.
Reklam
Değerler, bizi doğru yolda tutan, yolun iki yanındaki bariyerler gibidir. Bariyerler ne kadar sağlamsa, yoldan çıkmanız da o kadar zorlaşır.
592 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Pain...that sh*t never leaves you the same...
"Çok yalnızdım. İnsanlarla konuşamıyordum. Hiç arkadaşım yoktu Sürekli korkuyordum....O güzeldi ve sahip olduğum tek saf şeydi." Herkese selam. Ya ne zaman bu seriden bir kitap bitirsem "yenisini çabuk üstüme atın" modunda geziyorum, boşluğa düşüyorum resmen. Bu arada baştan söyleyim kesinlikle herkesin kaldırabileceği bir
Son İntikam: Şeytan Gecesi 3
Son İntikam: Şeytan Gecesi 3Penelope Douglas · Dex Yayınevi · 20242 okunma
Mûsâ, "Rabbimiz!" dedi, "Sen Firavun'a ve adamlarına dünya hayatında ihtişam ve servet verdin; insanları senin yolundan saptırsınlar diye mi yâ rab! Ey rabbimiz! Artık onların servetlerini silip yok et, kalplerine sıkıntı ver; elem veren cezayı görmedikçe iman etmesinler de görsünler!" [Yûnus, 88] Gerçekten öyle değil mi? ABD ve İsrail başta olmak üzere diğer kâfırlere verilen ihtişam ve servet, birçok Müslümanı yoldan saptırmadı mı? Bunlar, Allah'ın Aziz sıfatını, yani azamet, büyüklük ve mutlak güç sahibi oluşunu ABD ve İsrail'e vererek onların hiçbir sûrette yenilmez olduğuna inanmadılar mı? "Senin ne gücün var, senin ekmeğini bile dışarıdan gönderiyoruz! Sen iki tane uydurma füze atıyorsun, İsrail'e sinek vızıltısı gibi geliyor" diyerek, Müslümanların onurlu mücadelesini küçümsemediler mi?
O günlerde hangi bahçenin içinden, hangi araziden geçsem, her tarafta yıkıp yok eden dehşetli bir balta sesiyle birtakım ağaçların yürek paralayan acı acı feryatlarla yere yıkıldığını görüyordum. Tabiat güzellikleri arasında o tatlı endamlarıyla öne çıkarak, kanatlılar âleminin kainata karşı ettikleri feryada, gökten zemine dökülen ilahi ahenge konak olan ağaçları o sene katlediyorlardı. Bu yıkım feryatları arasından mahzun mahzun geçerek her yerde hayalimi süsleyen koruya doğru yaklaştım. Ne göreyim? O güzel koru, her türlü hüzün ve elemiyle bir çöle dönmüş. Zaman zaman esen bir rüzgârın kaldırdığı keder verici tozlar, içinden zararlı böcekler yağan toprak renginde bir bulut şeklini almıştı. Ne bir ağaç! Ne bir kuş! Şurada burada kalıp kurumuş bazı ağaç kökleriyle orası bir Afrika mezarlığına dönmüştü. Temmuzun o her şeyi solduran, her şeyi çürüten yakıcı güneşi, yolun kenarında kalmış bazı çalıları, yangından çıkan yeşillik gibi yakmış, ötede beride biriken yağmur sularıysa kurtlandığı için kokuşmuştu. Yoldan yürümeye başladım. Güneşin zemine dokunan yakıcı bir ışık huzmesinin içinde sonsuz bir sürat, yorulmak bilmez bir hareketle yukarıya aşağıya çıkıp inen bin türlü sinek ağza, gözlere giriyordu. Başımın üzerinde kaynayan bu güneş de her tarafı kavuruyor, ayağımın altından ise kertenkeleler kaçışıyordu. Oradan geçen bir bağcıya, "Buraya ne olmuş?" diye sordum. Yüzüme biraz hayretle baktıktan sonra, "Buranın sahibi bu ağaçları iki yüz elli kuruşa Üsküdar oduncularına sattı" cevabını verdi.
Reklam
Üf üf üf üf
“ Girme şu alçakların hizmetine: Konma sinek gibi pislik üstüne. İki günde bir somun ye, ne olur! Yüreğinin kanını iç de boyun eğme … “
Misafir
Dün fena sıkıldım akşama kadar; İki paket cigara bana mısın demedi; Yazı yazacak oldum, sarmadı; Keman çaldım ömrümde ilk defa; Dolaştım, Tavla oynayanları seyrettim, Bir şarkıyı başka makamla söyledim; Sinek tuttum, bir kibrit kutusu; Allah kahretsin, en sonunda, Kalktım, buraya geldim.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.