Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gülüş 19.09.2021 "Benim tarifsiz hüznümdü, Gözlerinde saklı olan. Kayıp bir tutam neşeydi, Hayallerimde var olan... Huzurlu bir gelecekti, Sesinde duyduğum ahenk.
Benim iyi olmaya çalışan kötü bir kız, onunsa kötü olmaya çalışan iyi bir oğlan olduğunu söyleyip kendimize gülerdik. Yıllar içinde bu roller değişti, sonra tekrar değişti, ta ki çift yönlü tabiatlarımızla barışana kadar. İkimiz de çelişkili ahlak anlayışına sahiptik; karanlık ve aydınlık.
Reklam
48 syf.
·
Puan vermedi
Kendimle olan savaşımı bugün de kaybettim, diyor. İşin kötüsü sebebini de biliyormuş. Sonuçta karşıdaki ( bence de artık karşıdaki ) ne iyi bir dost ne iyi bir düşman. Öyle sadece karşıda duran biri. Sebepleri bilen çözümleri de bilir nihayetinde. Eee ben de biliyorum, o da. Biliyoruz yani. İkimiz. Ayrı ayrı o ve ben. Çalkantılı ( ki aslında
KafkaOkur - Sayı 59 (Mayıs-Haziran 2021)
KafkaOkur - Sayı 59 (Mayıs-Haziran 2021)KafkaOkur Dergisi · Kafka Okur Dergisi Yayınları · 2021236 okunma
"Bana için için kızdığında ey Ibrahim'in Rabbi diye konuşursun. Benimle iyi olduğundaysa ey Muhammed"in(sav) Rabbi diye konuşursun..." İkimiz de gülerdik ..
Sayfa 117Kitabı okudu
Yaşar Kemal Murtaza'yı anlatıyor.
"Murtaza'yı yeni yazmaya başlamıştı, bu tipiyle dolu doluydu. Anlatıp gülüyor, anlatıp gülüyordu. Sonunda beni aldı Murtaza'ya götürdü. Murtaza ile konuşmaya başladık, birdenbire Murtaza, “A be efendiler”, dedi, “beni tanır mısınız? Ben Bekçi Murtaza'yım, görmüşüm sıkı kurs, almışem amirlerimden disıplın.”Orhan'la ikimiz iki yerden gülmeye başladık. Murtaza, neye gülüyoruz diye şaşırıp kaldı. Yıllar geçti Murtaza'nın bu hâlini ikimiz de unutamadık. Arada sırada tekrarlar, Murtaza'nın hâline gülerdik. Sonradan Murtaza'yla öylesine dost oldu ki, ondan hiç ayrılmaz oldu. Her akşam, bekçiyi olduğu yerden alır, kolkola Adana’da şöyle bir volta vururlardı." Böyle anlatıyor Yaşar Kemal, Önemli Not kitabındaki Murtaza'nın 2. bölümü için yazdığı önsözde. Peki, Orhan Baba nasıl anlatıyor Murtaza'nın sonunun ne olacağını? Bunu da 29 Ekim 1968 tarihli Fikret Otyam'a yazdığı mektuptan okuyalım. "... Belki de Murtaza'nın ikinci cilde. Elimde daha yığınla malzeme var, yazılmış, ikinci cildin sonunda “Deyyus”u ne yapayım bilmem ki? Şaşırdım kaldım. Öldürmekten nefret ederim. Akıl hastanesine sokmak en iyisi ama, bu hususta en küçük bir bilgim yok. Önce galiba hastaneye sokacağım. Bir fistül ameliyatı. Parmak atılmak gerekecek, Murtaza ameliyat masasından kalkıp oturuverecek: –Abe erkek adama atılır mı parmak? Anan yahşi, baban yahşi... Dinlemeyecek, sonunda kesip atacak: –Ölürüm, gene de attırmam parmak! ..."
Aşktan söz etmek, muhakkak ki çok saçma olur. Günün birinde ben sana 'seni seviyorum' demeye kalkışsaydım, ikimiz de buna kahkahalarla gülmez miydik?" "Sanırım gülerdik."
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
" Benim iyi olmaya çalışan kötü kız, onunsa kötü olmaya çalışan iyi bir oğlan olduğunu söyleyip kendimize gülerdik. Yıllar içinde bu roller değişti, sonra tekrar değişti, ta ki çift yönlü tabiatımızla barışana kadar. İkimiz de çelişkili ahlak anlayışına sahiptik. Karanlık ve aydınlık. İkimiz de kendimizi başka insanlara vermiştik. Bocalamış ve herkesi kaybetmiştik. Ancak şimdi yine birbirimizi bulmuştuk. Zaten sahip olduğumuz şeyi yeniden istiyor gibiydik. Birlikte yan yana yaratacağımız bir sevgili ve arkadaş. Hem sadık hem de özgür olmayı istiyorduk. Kapıları açıyorum kapıları kapatıyorum diye yazmıştı. Kimseyi sevmemiş, herkesi sevmişti. Seks'i seviyordu, nefret ediyordu. Yaşam bir yalandı. Gerçek bir yalandı. Düşünceleri sağaltıcı bir yarayla sona eriyordu. ' Çizerken çırılçıplak kalıyorum. Tanrı elimden tutuyor ve birlikte şarkı söylüyoruz.' Bu onun bir sanatçı olarak manifestosuydu. "
Buna ikimiz de gülerdik, giderken her zamanki gibi kucaklaşırdık. Bana eşcinsel olduğunu söyledikten sonra kucaklaşmadığımız bir dönem olmuştu; ancak sonra, onu kızıştırmadığımı söyleyip güvence verdi bana ve tekrar kucaklaşmaya başladık. Kavga edebilir, ağız dalaşı yapabilir ve birbirimize kötü adlar takabilirdik, ancak temelde hiçbir şeyi değiştirmezdi bu. O, hâlâ benim en iyi dostumdu. Şimdi de öyle.
" Aişecik, senin bana ne zaman kızdığını biliyorum ben..." "Ben size nasıl kızabilirim ki ey Allah'ın Resulü..." Çenemden tutup gözlerimin içine gülümseyerek bakardı... "Bana için için kızdığında ey İbrahim'i Rabbi diye konuşursun. Benimle iyi olduğundaysa ey Muhammed'in (s) Rabbi diye konuşursun..." İkimiz de gülerdik...
Sayfa 116Kitabı okudu
35 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.