Her deneme başarıyla sonuçlanmıyor. Yolunu düzgün çizemeyenler, yenilgiye uğruyor. Bazısı uyanmıyor, halının üzerinde yatmaya devam ediyor ya da bir sonraki pencereye çarpıp boynunu kırıyor. Bunlar, tıpkı bahçemizin kuytu bir köşesindeki çukurlarda yatan ölü kırlangıçlar gibi vicdanımızda yaşamayı sürdürüyorlar. Ama her darbede, her öğrenciyle bir daha deniyoruz. Deneyeceğiz. Onlar bizim öğrencilerimiz. Aralarından bazılarına duyulan sempati ya da antipati önemli değil. Onlara karşı beslediğimiz duyguların derecesini söyleyebilen, kötü niyetli biridir. Bizim bahsettiğimiz sevgi, bu tür bir sevgi değil. Baygın bir kırlangıç, canlandırılması gereken bir kırlangıçtır, o kadar.
Dil midir ol dil k'ola mahrûm-ı sûz u tâb-ı 'aşk
Kim alır zeytûn-ı hâmı deste revgândır murâd
Arzusu, yanışı olmayan, ateş bulunmayan gönül; gönül müdür? Ham zeytini kim ne yapsın, zeytini ele almaktan maksat yağdır.
Ölüm âsûde bahâr ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.
Sana giden yolların kavşağında
Bir adam direniyor izini bulmak için
Siliyor tanyerine akan alın terini
Ufkunda sapsarı umudun rengi
Mavi yitik, beyaz kızgın ve siyah
Arıyor sessizce kaybolan günlerini