Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ilker Görkem

272 syf.
8/10 puan verdi
·
36 saatte okudu
Sami Hazinses, Hayati Hamzaoğlu, Necdet Yakın, Süheyl Eğriboz, Kudret Karadağ ve daha niceleri... Günde 3-4 film setine koşturup, hayatlarını sinemaya feda ederek 300'den fazla film çektiler... Buna rağmen yalnız kaldılar, yalnız öldüler... Mesut Kara bu cefakâr insanlarla tek tek konuşuyor. Sinemaya nasıl başladıklarını, nasıl parladıklarını ve nasıl unutulduklarını... Kitabı okurken birçok kişiyi ve filmi internetten aradım. Not aldığım filmler de oldu. Eğer sinemamıza ilgi duyuyorsanız, özellikle de Yeşilçam'a, bu kitabı okumalısınız. Şimdi bu güzel insanların filmlerini, onların çektiği çileleri düşünerek izleyeceğim.
Artizler Kahvesi
Artizler KahvesiMesut Kara · Agora Kitaplığı · 201319 okunma
Reklam
146 syf.
7/10 puan verdi
"Oynamayan tay at olmaz." diyor bu kitap. Çocukların gelişimi için büyük önem taşıyan oyunun, aslında onlar için en ciddi iş olduğunu da belirtiyor. Hepimizin mahallede, sokak aralarında oynadığı oyunların yanı sıra, sınıflarda ve muhtelif salonlarda da oynanabilen oyunlar da mevcut. Ana sınıfı öğretmenleri için iyi bir rehber olabilir.
Oynuyorum Eğleniyorum
Oynuyorum EğleniyorumGülay Aydın · Eğiten Kitap · 20122 okunma
120 syf.
9/10 puan verdi
Bukowski’nin 71-72 yaşlarının güncesini okuyoruz bu eserde. Hipodroma at yarışlarını izlemeye gitmenin dışında, evinden hiç ayrılmıyor. Evine de kimse gelsin istemiyor. Bu eserde kadınlardan neredeyse hiç bahsetmiyor. Ölüme yaklaştıkça ona ulaşma arzusu artıyor. İnsanlardan kaçıyor. Belki de en doğrusunu yapıyor. Yazmaya içmekten daha çok vakit ayırıyor son zamanlarında. Bütün ömrü boyunca severek yaptığı içme eylemi için de şöyle diyor: İçkiyle de öldüremem kendimi. Yaklaştım ama olmadı. Şimdi artan malzeme ile yaşamaya müstehakım. Kedinin su kabından su içmek gibi tuhaf davranışlar, onda hiç de tuhaf durmuyor. (9 kedisi varmış o dönem) Ölümden korkmuyor gibi görünmeye çabalasa da, ona yaklaştıkça korkusunun arttığını sezebiliyorum.
Kaptan Yemeğe Çıktı ve Tayfalar Gemiyi Ele Geçirdi
Kaptan Yemeğe Çıktı ve Tayfalar Gemiyi Ele GeçirdiCharles Bukowski · Parantez Gazetecilik ve Yayıncılık · 20181,244 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
311 syf.
·
Puan vermedi
Haldun Taner 1979 yılında yazdığı bu eserde, hayatının bir döneminde beraber çalıştığı, dost olduğu, ya da öğrencisi-hocası olduğu kimi şahsiyetleri, ölümlerinden sonra -onları tanıtmaktan çok belki de tekrar anmak niyetiyle- kişiliklerinin inceliklerini, sanatlarını, uğraşlarını okuyucuya o müthiş üslubuyla anlatmış. Yakup Kadri, Orhan Kemal, Ahmet Rasim, Muhsin Ertuğrul, Ulvi Uraz, Ahmet Hamdi, Kemal Tahir ve daha niceleri yer alıyor bu kitapta. Okurken büyük keyif aldım.
Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil
Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi DeğilHaldun Taner · Bilgi Yayınevi · 2012161 okunma
196 syf.
·
Puan vermedi
Üç yazarın Şevket Rado’ya genel olarak iş ile alakalı yazdığı mektupların özgün fotoğraflarıyla sunumuyla oluşmuş bu kitap, 1940’ların edebiyat kişilerini, onların eserlerini anlatıyor. Şairliklerinin yanısıra çeviri yapıp geçinmeye çalışan, buna karşın edebiyatımıza damga vurmuş bu üç büyük isme biraz daha yakın olmak beni çok mutlu etti. Kıskandım aynı zamanda... Nasıl bir devir, nasıl bir kuşaktır bu? Birlikte gezip tozan, yiyip içen kişiler o kadar büyük ki birbirlerinden beslenmemeleri etkilenmemeleri mümkün değil...
Şevket Rado'ya Mektuplar
Şevket Rado'ya MektuplarMelih Cevdet Anday · Yapı Kredi Yayınları · 201468 okunma
Reklam
128 syf.
·
Puan vermedi
Kara Kitap, Benim Adım Kırmızı, Kar, Kafamda Bir Tuhaflık eserlerinden bazı bölümlerinin derlenmesiyle oluşmuş kitap. Maalesef tavsiye edeceğim bir kitap değil. Hele ki ilk kez Orhan Pamuk okuyacaklara... Yazarın eserlerine giriş yapacağınız eser bu değil... Kafamda Bir Tuhaflık romanının ana karakteri Mevlut’un çocukluk yıllarını okuma umuduyla başladım kitaba, fakat burada yazılanlar aynı şekilde romanda da yer alıyor. Çok küçük değişiklikler var. Eserlerinden bölümleri aynen koymak yerine, eserleri oluştururken koymadığı, çıkardığı ya da sonradan eserlerin arka planını ortaya dökecek parçalar olsaydı çok daha mutlu olurdum.
Ben Bir Ağacım
Ben Bir AğacımOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20191,465 okunma
480 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Hayatında her şey değişir de, boza satma alışkanlığı değişmez Mevlut’un... Para kazansa da satar, çeteleşmiş köpekler saldırsa da... O kadar sever ki; bazen sıcakta da satar. Tüm yaşamı boyunca hiçbir düşünceye ve olguya tam olarak kendini veremeyen bu adam, mesleğine adeta adamıştır kendini... Şehir yükselir, aşklar filizlenir ve söner, insanlar katledilir; ama o ‘Booo-zaaa’ diye bağırır.
Kafamda Bir Tuhaflık
Kafamda Bir TuhaflıkOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201913,6bin okunma
336 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Turgenyev'den Babalar ve Oğullar'ı okuduğumda onun gösterişsiz ama bununla beraber akıcı üslubunu çok beğenmiş hemen Ham Toprak kitabını sipariş etmiştim. İki Turgenyev arası uzun sürdü biraz ama olsun! :) Buna değdi. Oldum olası bayılırım çiftlik, köy, kırsal kesimi konu alan romanlara... Mesela Steinbeck'in Gazap Üzümleri'nde yapılan göçün anlatımı müthiştir. Tolstoy'un Efendi ve Uşağı'nda kar altında yapılan yolculuğu okurken mest olurum. Ham Toprak da böyle başlıyor. Nejdanov aldığı bir teklif sonrası öğretmenlik yapmak için bir çiftliğe gidiyor. Çiftlik günlerini ve oradaki diğer kişilerle olan ilişkilerini okurken büyük keyif aldım. Fakat ilerleyen süreçte cesur bir tenkit başlıyor. Yazar soylu kesimin iki yüzlülüğünü, kibirlerini, köylülerle aralarında olan uçurumu derince işliyor. Yazarın son eseriymiş Ham Toprak... Bunun eserde bu kadar sivri dilli olmasında belki de etkisi vardır. Turgut Özakman bir çalışmasında "Yaşadığının çağın dürüst bir tanığı ol!" der. Turgenyev de bunu çok iyi başarmış.
Ham Toprak
Ham ToprakIvan Turgenyev · İş Bankası Kültür Yayınları · 2015362 okunma
144 syf.
7/10 puan verdi
Tiyatro oyunları arasında boğulduğum günlerde okurken beni en çok zorlayan oyunlar bu oyunlar oldu. 3 oyun da 2077 yılında geçiyor. 3-4 kişilik oyunlar. Kadrosu şişkin olmayan oyun arayanlara tavsiye ederim.
Sandalye Oyunları
Sandalye OyunlarıEdward Bond · Mitos Boyut · 201514 okunma
80 syf.
9/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Haldun Taner'in "Sersem Kocanın Kurnaz Karısı" ve Güngör Dilmen'in "Osmanlı Dram Kumpanyası" oyunlarının ana konusu olan bir konu üzerinde kalem oynatmış Gökhan Eraslan. Ahmet Vefik Paşa'nın tiyatro aşkı o dönem devlet büyükleri arasında hiç rastlanmayan bir durumdur. Düşünün ki bir paşa kıt kanaat geçinen, derme çatma yapılarda oyun sahneleyen, belirli bir yeri olmadığından kumpayalarda ömür çürüten insanlara bir sahne yaptırıyor. Bununla da yetinmeyip temsillere seyirci topluyor, halka bildiri yayınlayıp tiyatroyu nasıl izlemeli, nerde alkışlanmalı, oyun esnasında neler kati suretle yapılmamalı tek tek öğretiyor. Bunların cereyan ettiği tarih -dikkat buyurun- 1879! -İnadına tiyatro! diye bitiyor oyun! Evet inadına tiyatro... Yoklukların, sıkıntı ve baskıların, yalnızlığın çepeçevre sardığı küçük bir çocuktur tiyatro... Büyüyecektir ve yaşayacaktır... Gökhan Eraslan abimizin bol bol üretmesi, yazması dileğiyle...
Paşa Paşa Tiyatro Yahut Ahmet Vefik Paşa
Paşa Paşa Tiyatro Yahut Ahmet Vefik PaşaGökhan Erarslan · Mitos Boyut Yayınları · 20151 okunma
Reklam
72 syf.
·
Puan vermedi
Bir asilzadenin güzel karısı Lucrezia’ya vurulan Callimaco, amacına ulaşmak için arkadaşıyla bir plan yapar. Plan sonuncunda çocukları olmayan Nicia ve Lucrezia bir erkek çocuk sahibi olacaklardır. Fakat planın başarılı olması için güzel Lucrezia adamotu şurubu içmesi gerekir. Adamotu şurubunu içtiği zaman ise onun yanında yatan erkek sekiz gün zarfında ölecektir. Saf koca Nicia bunu duyunca dehşete düşer. Callimaco ve arkadaşının Nicia’ya bu sıkıntısını çözecek başka bir teklifi de olacaktır elbet. :)
Adamotu
AdamotuNiccolo Machiavelli · Mitos Boyut Yayınları · 200979 okunma
245 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Zülfü Livaneli kitaplarını okuduktan sonra başka kitaplara el atmak artık benim için olağan oldu. Serenad romanını okuduktan sonra Struma faciasını çok merak etmiş, kitap biter bitmez hemen bir internet araştırmasına girişmiştim. Bu kitap ise tesadüfen tiyatromuzun kitaplığında gözüme çarptı. 1941 yılında Romanya’nın Köstence limanından, Filistin’e varmak üzere ayrılan Struma gemisinin, siyasi baskılar yüzünden İstanbul açıklarında demir atmak zorunda olması ve yolcuların tam 70 gün hastalıktan, soğuktan ve de açlıktan perişan olması, sonrasında nereden geldiği belli olmayan bir torpido ile geminin havaya uçurulmasını anlatıyor bu kitap. Eser Serenad romanında arka fonda kalan hikayeyi gün gün hatta saat saat ele almış. Kurtulan tek bir yolcu var. Onun anlattıkları gerçekten içler acısı. Araştırmayı sevdim fakat bana biraz yanlı gibi geldi. Bu elim olayda ülkemize neredeyse hiç sorumluluk yüklememiş. 800’e yakın insanın 70 gün eziyet çektikten sonra denizin ortasında havaya uçmasında nasıl hiç sorumluluğumuz olmaz anlamıyorum.
Struma
StrumaÇetin Yetkin · Otopsi Yayınları · 200236 okunma
80 syf.
8/10 puan verdi
Özdemir Asaf'ı Ferhan Şensoy'un otobiyografik eseri "Başkaldıran Kurşun Kalem" eserindeki tasviri ile anımsıyorum hep. Ve gülümsüyorum! Konuşmasındaki kusurunun altını çizdikten sonra, onun sürekli aynı yerde içki içip kendisine takılanlara çok pis sövdüğünü güzel hikaye etmiş Ferhan Şensoy. Bu eseri okuyunca kafamdaki Özdemir Asaf portresi tümden değişti. Çok sevdim...
Lavinia
LaviniaÖzdemir Asaf · Yapı Kredi Yayınları · 202223,3bin okunma
158 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Fakir Baykurt'un kaleminden, Almanya'da yaşayan gurbetçilerin gösterişsiz fakat sevimli öykülerini, yazarın bu ülkeye dair düşüncelerini, gurbetin yazarın yazarlığına ve öğretmenliğine olan yansımalarını okuyoruz bu kitapta... Askeri darbelerden sonra siyasi düşüncesinin de etkisiyle beş yıl için gittiği Almanya'da yaşamının sonuna kadar kalmak zorunda kalıyor Fakir Baykurt. Yurdunu özlüyor özlemesine ama Almanya'ya da alışıyor. "Ülkemde de yazıyor, öğretmenlik yapıyordum. Burada da yazıyorum ve öğretmenlik yapıyorum." diyor. Öyküleri Almanya'da ders kitaplarına giren bu büyük yazarımızı daha çok okumak ve anlatmak gerek diye düşünüyorum.
Bizim İnce Kızlar
Bizim İnce KızlarFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 201594 okunma
136 syf.
7/10 puan verdi
·
17 saatte okudu
1800'lü yılların sonunda yaşamış olan yazar, özgün üslubuyla İstanbul mahallelerini anlatmış. İlk mahalle olarak Ortaköy'ü okuyunca çok beğendim ve kitabın geri kalan kısmı için heyecanlandım. Ortaköy'ü güzel benzetmelerle mizahı karıştırarak harika bir şekilde anlatmış. Fakat diğer semtlerde bunu pek bulamadım. Genel olarak Ermeni nüfusu,
İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti
İstanbul Mahallelerinde Bir GezintiHagop Baronyan · Can Yayınları · 2014138 okunma
126 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.