Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlkin Sakallıoğlu

İlkin Sakallıoğlu
@ilkin21
İntern doktor
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi
6 okur puanı
Eylül 2020 tarihinde katıldı
Her geçen gün Harold'a biraz daha güveniyor, bazen aynı hatayı tekrarlıyor muyum diye endişeleniyordu. Güvenmek mi daha iyiydi, çekinmek mi? İnsan bir tarafıyla hep ihanet beklerken gerçek bir dostluk yaşayabilir miydi?
Reklam
Sonra bu duygu dağılır, kendini tek başına gazetelerin sanat sayfalarını tararken, kendisinin hayal dahi edebilecek ufuk enginliğine, düşlem cüretkârlığına sahip olmadığı işleri yapan insanları okurken bulurdu ve o saatlerde dünya fazla büyük, gölet fazla boş, gece fazla karanlık gelir, tekrar Wyoming'de olup yolun sonunda Hemming'i beklemek ister, hayatında bulması gereken tek yolun, kapının önündeki lambanın geceyi balköpüğüne boyadığı aile evinin yolu olmasını arzulardı.
Etiketin son köşesi de Connell'ın elindeki bira şişesinden kurtuluyor. Şişe soğuk olduğunda yoğunlaşma tutkalı erittiğinden etiket daha kolay soyuluyor. Connell birayı masaya bırakıp etiketi katlayarak ufak bir kare haline getirmeye başlıyor. Peggy konuşmaya devam ediyor ama dinlemesi gerekliymiş gibi gelmiyor Connell'a.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Anamızın karnından doğup mezara gidene kadar kandırılmıyor muyuz sanki? Ama yaşıyoruz işte. Sen sadece tüccarlara değil, bütün düzene, bütün bu yaşam biçimine meydan okumuş oldun. Senin için korkuyorum."
Ben de Bay Bingley'nin bile bile art niyetli olarak davrandığını sanmıyorum zaten. Ama aklından kötü niyet geçmeden, başkalarını mutluluktan alıkoymayı düşünmeden de insan yanılgıya düşebilir. Bu yüzden çevresine acı çektirir. Vurdumduymazlık, başkalarının duygularına karşı duyarlı davranmamak ve kararsızlık gibi huylar da çevreyi mutsuz kılmaya yeter.
Reklam
"Anlamıyor musunuz?" diye haykırdı. "Standart Amerikan çevirisi insanlara günaha hükmetmemelerini emrediyor; günaha cehalet de diyebilirsiniz. Kral James çevirisi 'hükmedeceksinle' le bir vaatte bulunuyor; insanların mutlaka günahı yeneceklerini söylüyor. Ama İbranice timşel kelimesi -'hükmedebilirsin-' bir tercih hakkı sunuyor. Yeryüzünün en önemli kelimesi belki. Yolun açık olduğunu söylüyor. Yani top insanda. Çünkü eğer hükmedebilirsen, hükmetmeyebilirsin de. Anlamıyor musunuz? "
Sayfa 328Kitabı okudu
Zenginse tembellik sayılmazdı. Sadece yoksullar tembel olurdu. Tıpkı sadece yoksulların cahil olduğu gibi. Hiçbir şey bilmeyen zengin bir adam ya şımarıktı ya da bağımsız
Sayfa 370Kitabı okudu
Çok sonradan anladım ki yoksulluk ve sefalet içinde yaşayan Rus halkı, kendilerini acılarıyla eğlendirmeyi, onlarla çocuk gibi oynamayı pek seviyor ve mutsuz olmaktan nadiren utanıyordu. Bitip tükenmek bilmeyen tekdüze çalışma günlerinde acı bayrama, yangın da eğlenceye dönüşebiliyordu; anlamsız, bomboş bir yüzde bir sıyrığın süs olması gibi
Peçesini indirmeden önce iyice yukarı doğru kaldırdı ve öyle bir bakış serdi ki gözler önüne, Ömer o bakışı tutmak, içine çekmek, hiç bırakmamak istedi. Kalabalığın farkına bile varmadığı kısacık bir an, aşık içinse bir sonsuzluktu bu. Zamanın iki yüzü var, dedi kendine Hayyam, iki boyutu; uzunluğunu güneşin seyri belirliyor, kalınlığını ise tutkular
Bellek çok garip bir şey. Gerçekten içinde bulunduğum, gördüğüm sırada neredeyse o manzaraya hiç dikkat etmemiştim. Beni etkilemekten çok uzaktı, bu yüzden, on sekiz yıl sonra, en ince ayrıntısına dek anımsayacağımı düşünemezdim. Doğrusunu söylemek gerekirse, o yıllarda manzaralar beni pek ilgilendirmiyordu zaten. Kendimden ve o sırada yanımda yürüyen kızdan başka bir şey düşündüğüm yoktu. Bizi düşünüyordum ve sonra yine kendimi. Gördüğüm, hissetiğim ya da düşündüğüm her şeyin bumerang gibi dönüp dolaşıp bana döndüğü yaştaydım. En kötüsü aşıktım da. Ve bu aşk karmaşa doluydu. Bu yüzden manzara aklımdaki en son şeydi.
Reklam
Lee alçak sesle, " Kabul görmüş gerçek temeli üzerine bir dünya kurulamaz mı?" dedi. "Sebepler bilinse bazı acılarla deliliklerin kökü kazınamaz mı?"
Sayfa 293 - İletişimKitabı okudu