"Ne aceptir o âdem ki, öleceğini bildiği halde ölümünü unutur. Dünyadan ayrılacağını bildiği halde ona dayanıp günlerini gene ona muhabbetle geçirir. Allah'a döneceğini bildiği halde ondan sapıtıp başkalarına iltifat eder."
Başkalarıyla olan ilişkilerimizin kendimizle olan ilişkilerimizle ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olduğunu söylemeye gerek bile yok. Diğer insanlar ayna görevi görür ve kim olduğumuzu bize yansıtırlar. Anneler bebeklerinin aynasıdır, terapistler hastalarının ve eşler birbirinin. Buna (hiç şaşırmayacaksınız) ayna tutma denir.
Ayna tutma, varlığımızı doğrular. Kişisel olmayan ilişkiler dünyasında, biri sizi daha yakından tanımak istediğinde bu kuvvetli bir deneyimdir. En güzel iltifat birinin sizi gerçekten görmesidir. Ve o kişi sizi sevgi ve heyecanla karşıladığında size kendinizi çok kuvvetli bir şekilde onaylanmış hissettirir. Asıl özel olma durumu işte burada yatar; kurulan bağda, bireyde değil.
Bir insanın kalbine dokunmak çok kolay aslında. Toplum bunu yapmayı çok zorlaştırsa da birbirimizle konuşmak, birbirimize iltifat etmek ya da küçük hediyeler vermek bu kadar basit işte.
Nazlı yetiştirilmiş iki çocuğun ileride evlendiklerinde nelerle karşılaşacağını izlemek ilginçtir. Taraflardan her biri ötekinden ilgi ve iltifat bekler ama hiçbiri de beklediği şeye kavuşamaz