Bu karmaşa içinde inceliklerimizi derinlere itiyoruz, diye söyleniyorum. Evet, içimizde, incecik; çocukça bir ruh, bin bir renk, büyü, düş ve binlerce anı gizli. Bunları ortaya dökmekten korkuyoruz.
Ben asıl o gün öldüm Azra! Ölüm nedir söylesene...
Sessizlik, geride kalanın yalnızlığı.
Havasız susuz dünya. Solmuş bir yüzün güler yüzlü gölgesi ve yüzlerce saat süren geceler. Şafakta serçelerin yürek acıtan umursamaz gevezeliği.
Zamanla yatışır insan, yaşadığı için utanç duyarak yaşar.