İnfak, giderek hafifleyen dünya kefesinin karşısına, giderek ağırlaşan cenneti koymak içindir.
‘’Para’nın diktatörlüğü, allahsız kapitalizm, yeni model’’ diyemiyorsunuz da, lafı dolandırıp duruyorsunuz işte. her yanımız avm oldu ulan, desenize ekonomi yine büyüyor, kaçalım mı evlerimize, can mı verelim yoksa ekonomiye. Paçamıza kadar teslim bayrağını çekmişiz, yeni burjuvazimiz mutlu nasılsa! Zaten ne zaman şu ‘istikrar’ lafını duysam anlarım ki bunun ekmek fiyatıyla hiç bir ilgisi yok gözüm! İhale tarifeleri, birilerinin sıcak paraları, dümen tezgahlarıdır söz konusu olan. 16 milyon yoksulumuzla hangi cehenneme gidiyoruz sizce? Bir de şu nükleer santralleri kurduk mu tam olacağız. Haydi! Ortalık böyle tuhaf tuhaf ‘kedi sever gibi fakir seven’ tiplerden kaynıyor artık! İnfak edeceksiniz ulan, kibir etmeyeceksiniz, sağ elinizle-sol elinizi muhatap etmeyeceksiniz, paylaş diye verdi rabbin sana, üstünlük sağla diye değil. Mülk’ünün kiracısısın sen, sahibi falan değil."
Reklam
İyiliği emretme kötülükten alıkoyma sorumluluğu, cihad, şehadet, infak, fedakarlık, adalet, bilinç, tekamül, izzet, vahdet ve amel sorumluluğu yerine; ağlama, gam tevessül, takiyye, nefret, küfür, dalkavukluk ve yersiz sorumsuz, adaletsiz bir şefaat anlayışı konulmaktadır. Bunlar bizim halkımıza ancak ahiretteki kurtuluşu vadetmektedir. Halkımızı uyuşuk, tepkisiz, zayıf ve zulme rıza gösteren bir hale sokmuştur.Her amel karşısında beceriksiz, dirilişe ve direnişe karşı ümitsiz bırakmıştır.
"Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever."
Bakara Suresi 195
Kur'an'ın ulvi mesajları, insanı, alan varoluş konumundan, veren varoluş konumuna geçmeye teşvik eder. Ontolojik yükselmenin bir başka yolu yoktur. Bir "üst kata" çıkmanın temel şartı vermektir. Bu konuyla ilgili olarak, Kur'an'da "infak" ve "isar" kelimeleri geçer. İnfak, sahip olduklarından, canını yakacak oranda, bunları elden çıkarmak son derece zor gelse bile, ihtiyaç sahiplerine vermek; isar ise başkalarını kendinden çok düşünmek demektir. Ancak bu tarz bir altruist hayat tarzı benimsendiğinde Enfal Sûresi 24. ayeti kerimesinde açıklanan gerçek hayata kavuşulmuş olur.
Ticari faaliyetlerin sonunda elde edilen kâr ve kazancı değerli kılan şey berekettir. Kaynaklarda bereket kelimesinin birbirine bağlı iki unsurundan bahsedilir. Maddi anlamda bolluk ve onun sürekliliği; manevi anlamda da mutluluktur. Buna göre bereket hayrın bolluğu, artması ve bunun da sürekli olması, sonuçta da mutluluğun doğmasıdır. Bereketi verende sadece Allah'tır*... Kur'ân-ı Kerîm ayetleri ve Hz. Peygamber'in hadislerine bir bütün halinde bakıldığında ticari hayatta kârı, üretim ve hizmet sektöründe kazancı bereketli kılan temel faktörün dürüstlük olduğu görülür... Kazanç yolu itibariyle dürüstlük ne ise kazandıktan sonra onun bir kısmını ihtiyaç sahipleri ile paylaşabilmek de aynı şekilde nimetin kalıcılığı ve sağlayacağı mutluluk açısından berekete vesiledir... Ticari hayatta yalan söylemek, alım veya satım sırasında yemin, hile, aldatma, işin hakkını vermeme, emek istismarı, işten kaytarma, şartlarını taşıyan kazançta vergi, zekat, infak gibi görevleri ihmal, karşı tarafın ihtiyacından ya da iyi niyetinden yararlanarak oluşturulan sömürü, cimrilik şükürsüzlük vb. ahlâki zaaflar kâr ve kazancın bereketini gideren temel faktörlerdir.
Sayfa 57 - * Âsım Efendi, el- Okyanûsü-l-basît, İstanbul 1305,III,72 -73.Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.