Churchill ;
«- Senin baban Enver Paşa, benim siyasi hayatımı, tam yirmi yıl geriye attı!» Olay şöyle cereyan eder: ağzından nakleden, Enver Paşanın oğlu Ali Enver, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını, diğer Hanedan azası gibi yurt dışında geçirmek zorunda kalmıştır. Fakat sonra yurdunda askeri tahsilini yapar. Askerlik mesleğine girerek, Türk ordusunda Hava
Ermeni tehciri hadisesi Almanya’nın ürünüdür
“Ermeni tehciri hadisesi başta Almanya’nın ürünüdür. Bunu iki şekilde yapmıştır: bizzat hadisedeki rolüyle ve akabinde iddiaları yayarak. Alman kurmaylarının stratejisi içerideki Ermeni ayaklanmasını, Ermeni hareketini bastırmaya yatkındı. Buna göre mevcut hükümeti kullandı ve İngiltere orada olanları bire beş katarak anlattı. ‘Mavi Kitap’ yazarı Arnold Joseph Toynbee askerlik görevinden dolayı oradaydı ve açıklamaları var. Tehcir, ‘göç ettirme’ demektir. Burada bir ırkı ortadan kaldırma gibi ırkçı bir düşünce yoktu, ama mesela Almanya böyle bir şey yaptı: jenosit. Soykırımın özgün tarihî örneğini Almanya’da Yahudi ve Çingenelere uygulanırken gördük. Almanya bugün bu suçu insanlığa yaymak istiyor. Yani yaygın bir insan kusuru, sapkınlığı, birçok toplumda görülen kötü bir eğilim olarak göstermek istiyor ki, kendine yöneltilen suçlamaları hafifletsin! Önce kendi gençliği ve halkı nezdinde aklanmak istiyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’daki gençler bir öğretim programında şunu sorguladılar: ‘Biz Schiller’in, Goethe’nin, Schopenhauer’in, büyük filozofların torunları değil de, kamp komutanlarının, insan kasaplarının, canilerin torunları mıyız?…”
Reklam
Söke’nin Göçmenleri: Moralılar & Giritliler
“Söke’ye planlı plansız pek çok göçmen aile gelmiştir. Bunlardan ilk gelenler Moralılardır. 14 Eylül 1829’da Ruslarla yapılan Edirne Antlaşması’ndan sonra Türkler mecburi göçe tâbi tutulmuşlardır. Söke’ye gelen Moralılar şimdiki Konak Mahallesi’nin yukarı kısımlarına yerleştirilmişlerdir. Hatta Konak Mahallesi’nin eteğine dayandığı dağ bile göçmenlerin yerleşmesinden sonra ‘Moralı Dağı’ adını almıştır. İkinci ve büyük gruplar hâlinde Söke’ye göç edenler ise Giritlilerdir. Giritlilerin maceralı gelişleri de şöyle olmuştur: 1890 ve 1896’da isyan eden Girit’in Rumları iki seferde de Türkler tarafından yenilirler. Fakat bu isyanlarda çok kan dökülmüş, pek çok Türk şehit edilmiştir. Pek çoğu da işkence görmüştür. Her isyan edişlerinde yenilen Rumları korumak için adaya Rusya, İngiltere, İtalya, Fransa asker çıkarmıştır. Girit Adası’na muhtariyet vermişlerdir. Bunun üzerine adadaki Türkler Anadolu’ya göçe başlamışlardır. Göçmenlerin büyük kısmı 1901-1908, 1913 yıllarında Söke’ye gelmiş, şimdiki Mesudiye Mahallesi’ne, Karahasan Kahvesi altına, İstasyon üstüne, Çeltikçi Camii üstüne, bir kısmı da Abelâki’ye yerleşmiştir.”
Şimdi gel de bir kez daha hayran olma :)
Yabancı ülkeler dış temsilciliklerini Ankara'da açmak istemiyorlardı. Başta İngiltere olmak üzere Ankara'nın fiziki şartlarının zorluğunu gerekçe göstererek İstanbul'un başkent olarak kalmasının uygun olacağını aksi takdirde Ankara'da temsilcilik açmayacaklarını ilan etmişlerdi. Buna karşın Mustafa Kemal "Memleket elçiler için değil, elçiler memleket içindir." diye kesin bir tavır almıştı.
Azerbaycan 2. kez bağımsızlığını ilan ediyor - yine ilk Türkiye tanıyor
❝ Azerbaycan bağımsızlığını ilan ettikten sonra dünya devletleri tarafından art arda tanınmaya başladı. Azerbaycan'ı ilk tanıyan ülke, tıpkı 1918'de olduğu gibi yine Türkiye Cumhuriyeti oldu. Türkiye resmi olarak 9 Kasım 1991'de Azerbaycan'ı tanıdığını açıkladı. Bu karar diğer devletlere örnek teşkil etti. Nitekim kısa sürede dünyanın farklı başkentleri, Bakü'ye tanıma telgrafları gönderdi. 1991 yılı sonlarında Romanya (11 Aralık), Pakistan (13 Aralık), İsviçre (23 Aralık), İran (25 Aralık) ve İngiltere (31 Aralık) Azerbaycan'ın bağımsızlığını tanıdı. 1992'de büyük devletlerden 23 Ocak'ta ABD, 21 Şubat'ta Fransa ve 10 Nisan'da Rusya resmi olarak Azerbaycan'ı tanıdığını açıkladılar. Kısa sürede Azerbaycan'ın birçok ülkede büyükelçilikleri açıldı. ❞
1. Dünya Savaşı Yıllarında Azerbaycan
❝ 1914 yazında 1. Dünya Savaşı başladı. Azerbaycan doğru dan savaş cephesi içinde yer almasa da savaşa katılan devletlerin ilgisini çekmişti. Özellikle Hazar'ın enerji kaynakları devletlerin iştahını kabartmıştı. O yüzden savaştan önce İngiltere, Almanya ve Fransa arasında Bakü petrollerine sahip olma konusunda ciddi rekabet başlamıştı. 1. Dünya Savaşı aynı zamanda ittifakların savaşıydı. Savaş öncesinde başlayan ittifak oluşumları savaşın devam ettiği esnada kesinleşti. Azerbaycan, Çarlık Rusyası'nın bir bölgesi olsa da, halk Osmanlı'nın savaşa girmesini heyecanla karşıladı. Bazı zengin aileler ile memurlar dışında genelde Azerbaycan'da Osmanlı'ya sempati vardı. Hatta Hacı Zeynalabdin Tağıyev gibi zengin işadamları her ne kadar Çar yönetimine sadakat ifade etseler de, savaş boyunca Kafkas Cephesi'nden kaçmak zorunda kalan mülteciler ile işgal altına düşen Anadolu'daki Müslümanlara yardım etme konusunda bir hayli çaba sarf ettiler. Çarlık rejimi bu gibi nedenlerden dolayı ülkesindeki Müslümanları askere almayı düşünmedi. Aynı karar Azerbaycan için de geçerli oldu. Buna rağmen bazı zengin ailelerden yaklaşık 200 Azerbaycanlı subay, Rus ordusu mensubu olarak Avrupa'nın farklı cephelerinde görev yaptı. Dahası Rus ordusu çatısı altında Azerbaycanlı gönüllülerden ibaret "Tatar Süvari Alayı" oluşturuldu. Bu alay daha sonraları kurulacak olan Azerbaycan Cumhuriyeti ordusunun temelini teşkil etti. ❞
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.