DOĞUM TARİHİ: İnsan dediğin, doğum tarihiyle ölüm tarihi arasındaki tire kadar!
TİRE: Yok canım, o kadar da değil.
ÖLÜM TARİHİ: Maalesef öyle, ben şahidim.
bu kadar çok alışmamalıydım sana
kendimi sana kaptırmamalıydım
tıpkı senin dediğin gibi
böylesine bağlanmamalıydım sana
bilmeliydim bir gün seninde gideceğini
herkesin beni bırakıp gittiği gibi
sevilmeye değer bir insan olmadığımı
anlamalıydım bana olan sevginden
hep seni kaybedecekmişim gibi
hep beni bırakacakmışsın gibi
kötü bir sona hazırlamalıydım kalbimi
aslında çok çabaladım bunun için
kaç kez senden sonrasını düşündüm
senin olmadığın bir yerde hayal ettim kendimi
ama avutmaya yetmedi beni hiçbir şey
hep sen yanımdaymışsın gibi hissettim
sensiz bir dünyaya yakıştıramadım kendimi
çünkü benim dünyam sen olmuştun
ve benim sensiz bir dünyayı kaldıracak
gücüm yoktu
Ebruar kavramını veya Ebruarı bunların nasıl kimseler olduklarını el alacağız, konuşmaya çalışacağız Ebruar her ne kadar Türkçe'ye bir isim olarak geçmişse de aslında Arapça eril bir çoğul yani Ebruar iyiler demek Bu kekili bunun Ber veya Ber ayette geçtiği üzere Cenab-ı Hak Hz. Yahya için o Ber ile bir valideyhi Olem yakın Cebber'in
open.spotify.com/track/4x8Cm9KZs...
Bir insan ömrünü neye vermeli
Harcanıp gidiyor ömür dediğin
Yolda kalanda bir yürüyende bir
Harcanıp gidiyor ömür dediğin
Sevgi dediğin şey, insanlar arasındaki ilişkilerin bir parçası, hepsi bu! İnsan ne diye hep sevgi içinde yüzmek zorundaymış, işte bunu anlamıyorum. Her dakika keder ya da kıvanç içinde yüzebilir miyiz?
Belli, senin bu doktor milletinden habarın yok. Aslan kardeşim, orada hastaya bakmazlar, acamı doktorlara ders gösterirler. Kesip biçecek insan lazım onlara... Hasta olan yerini de deşer, hasta olmayan yerini de... Oranın usulü öyle... Yeni yetişen doktorlar bakacaklar, afat olan yer ile sağlam yeri ayırt etmesini öğrenecekler. O profesör dediğin, hastaya elini bile değmez, başına kum gibi üşüşen parmak kadar oğlanlara, kızlara: "Kes şurayı, kes burayı!" der, o zibidiler de çalarlar bıçağı.
Türkiye Müslüman bir ülke olarak anılmak yerine keşke Adil, Ahlaklı, Erdemli, Dürüst bir ülke olarak anılsaydı.
Müslüman dedikleri ülkede bir sürü Musevi, Hristiyan, Ateist, ...vb. var ve onlar yokmuş gibi olmayan bir Müslümanlıkla anılmak çok acı verici.
Müslüman denilen Evli Kadın ve Evli Erkeklerimize Allah hidayet versin Puta tapar gibi şehvetlerinin elinde Zinaya tapar duruma gelmişler. Müslüman dediğin göl değil deniz olur gönlü geniş, tevazu sahibi güzel Ahlak sahibi olur. Müslüman denilen Erkekte kadında şurada kırk tanesi kuyruk sallasın dönüp bakmaya dahi tenezzül etmeyen, eleştirmeyen kalbiyle yanlış yoldaki kardeşine hidayet dileyendir.
Dindar Mümin denilen insan Güzel Ahlâklı, Erdemli, adil, sadık, tevazu sahibi olandır bu yoksa Müslümanmış, Hristiyanmış, Yahudiymiş oymuş buymuş boş. İçinde Vicdan Allah korkusu erdem güzel ahlak olmadıktan sonra o olsa ne bu olsa ne. Önce Allah korkusu sonra Allah gerisi hikaye.
Temiz yaşayalım hayatı gerisi hikaye. Kur'anı anlamadan, yaşamadan istediğin kadar oku oku dur, İncili anlamadan, yaşamadan istediğin kadar oku oku dur... Hepsi hikaye bize Erdemli, Hayalı, Edepli Adaplı, Dürüst, özü sözü bir Adil Güzel Ahlak sahibi İnsan gibi İnsan gerek gerisi hikaye.
Ne zor şu çağda insan olmak. İnsan kalmamamız için ellerinden geleni yapıyorlar. Yenilmiyoruz, yenilmemesine yenilmiyoruz da, hep bir tamam olamama hissi. Bilirsiniz işte. Her şey yarım. Raşit Ulaş'ın o dizeleri gibi bir zaman: "bir çağın çürük kokusunu duydum / genzim yandı." Burası dünya sevgili okur. İnsan olmak artık bir seçim, yine şairin söylediği gibi, öyle uzun değil dünya dediğin. Var olun.