‘’Sanat, Allah'ın insana verdiği bir emânettir. Allah bu emâneti; yere, göğe, bütün dağ ve denizlere sundu ama hiçbiri yüklenmedi. Bu ifadeyle anlatılmak istenen, Allah'ın durup "Ey dağ ve gökyüzü! Siz ister misiniz bu emaneti?" demesi ve onların da "Hayır!" demeleri, sonra insanın yüklenmesi değildir. Aksine, dağlar ve denizler, yaratıcılık, duyarlılık ve var olandan fazla bir ihtiyaca sahip değildirler. Onlar ne muhtaç olduklarını, ne ıstırap çektiklerini, ne dertli olduklarını, ne de yaratabileceklerini hissederler. Sadece insandır, yüklenen. Neyi? Hissedebildiği, seçebildiği ve yaratabildiği bir yeteneği. Sanat; tabiat ve varlığı, istediği halde bulunmayan şekle sokmak veya isteyip de bulamadığı şeyleri meydana getirmek için, Tanrı'nın yaratmasının tecellisi olan bu varlığın sürdürülmesinde insan yaratıcılığının tezâhürüdür
Reklam
Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen -Şeyh Galib Ey insanoğlu, sen alemin özü, bütün evrenin gözbebeğisin, zatına hoşça bak. İnsan ki Tanrı'nın nefesiyle can bulmuştur, onun bir parçasıdır, öyleyse kendi varlığına hoş bakması, ruhuna ve bedenine saygıyla yaklaşması gerekir. İnsan kendi değerinin bilincine vararak yaşamalıdır; çünkü hem ruhunun hem bedeninin sağlık ve afiyetinden sorumludur; zira bedeni ve ruhu ona emanettir. Zaman zaman hayatın virajlarında savrulan, kendine hor davranan, Tanrı'dan bir parça olduğunu unutan insana serin bir nasihattir bu beyit. İnsanın varoluşundaki sırrı her daim aklında ve kalbinde hissederek yaşayan bir bilgenin, insanlığa vasiyeti hükmündeki bu sözler karşısında, "Geçdi Galip Dede candan ya Hu," diyerek selama duralım.
İnsana varlığı borç verilmiştir, ama unutur insan. Görmesi, duyması, konuşması ödünç verilmiştir; ama ezelden beri böyle olduğunu sanır insan. Yaşaması şimdiliktir, emanettir; ama sonsuza dek böyle yaşayacağını sanır insan. Oyalanır. Oyuna dalar.
Sayfa 242 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
Sırrı İfşa Etmek
Sırları İfşa etmek: Bu çirkin davranış boşboğazlığın ve hainliğin birleşiminden iba-rettir.Dilini tutamayan bir insan vakur olmaz.Göğsü de içine konulan şeyi tutamaz. Sır bir emanettir. Sırrı ifşa etmek sahibinin emanetini eksiltmek demektir.Dolayısıyla sırrı ifşa eden kimse haindir. Bu, çok çirkin bir davranıştır.Özellikle sultanların yanında olan, onların mekanlarına girip çıkan kimselerde bulunması çok daha çirkindir. Koğuculuk da bir tür sır ifşa etmektir.Koğuculuk, bir insandan diğerine kötü bir sözü taşımak demektir.Bu çok kötü bir huydur. Bir insana duyduğu şeyin sır olduğu söylenmemiş olsa bile, çirkin bir sözü başkasına taşımak kötüdür.Çünkü sözü söyleyen ile sözü duyan kimse arasında soğukluk ve nefret oluşturur. Bu ise; kötülük yaymanın en korkunç yoludur.
Reklam
91 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.