İnsan aklın yardımıyla, herşeyin üstesinden gelebileceğinin ve yalnızca kendi kendisinin efendisi olduğunun ayırdına varmıştır. Böylelikle akıl, zaferin aracı oluyor. Bilgiye sahip olan iktidara da sahip oluyor. Doğanın ve toplumun işleyiş kurallarını bilimsel olarak çözen insan, sorunlarının çözümlerini üretebilecek becerileride geliştirir. İnsan, onurunun farkına vardığı oranda tarihi belirleyen özne durumuna geliyor. Tarihe hükmetmek demek, insanın kendisini mutlu kılma becerisini de göstermesi demektir. Gerçek mutluluk insana bahsedilen mutluluktan çok, insanın kendi çabası ve mücadelesi sonucu elde ettiği mutluluktur ve rasyonalizm ancak böyle ahlaki bir anlam kazanır.
Bilimsel sosyalizmi yaygınlaştıran ve değerli kılan, insanın mutluluğunu yaratmada aklın bağımsızlığına ve oynadığı role verdiği önemdir. Buna bağlı olarak işleyen aklın ana konusu toplum ve onu oluşturan insandır. Marksist düşünceye göre insan sosyal bir varlıktır, gerçek kimliğini toplum içerisinde bulur ve yine ancak toplumsal yapı içerisinde anlam kazanır.