Merhamet zulmün merhemi olamaz!
Kitabı bir bardak soğuk su gibi bitirip ardından derince bir nefes aldım. Sanki tüm kitap boyunca başkalarının acılarına ve hüzünlerine şahit olarak nefesimi tutmuş gibiydim. Öyle derin bir nefes ki, ardından ufak da bir utanç duyuluyor. Dünyanın bildiğimiz ya da bilmediğimiz yerlerinde hiç tanımadığımız insanların yaşadığı hayatları duymak, öğrenmek şu an bulunduğum rahat konumdan utandırıyor beni.
"Ben bir insandım." Sonradan edindiğimiz her şeyden münezzeh bizler birer insandık, inançlarımız, dillerimiz, milletlerimiz ile birbirimizi ayırdık. Bir şeyleri üstün tuttuk, bazılarını aşağıladık... Zulmettik, zulmedildik. Ama sadece insandık.
Huzursuzluk kitabı, aslında görmezden geldiğimiz, şu ya da bu sebeple ötelediğimiz insanların tıpkı bizler gibi acı duyabilecek, onurlarını koruyabilecek, en önemlisi yaşamak isteyecek insanlar olduğunu yüzümüze vuruyor.
Zülfü Livaneli'nin kitaplarıyla karmaşık bir ilişkim var. Ya çok seviyorum ya da bana hitap etmediğini düşünüyorum. Bu kitap ise beni derinden etkileyen güzel bir yer edindi kendisine. Okuyun, mutlaka okuyun.
Mardinli Hüseyin ile IŞİD zulmünü misliyle yaşamış Ezidi kızı Meleknaz'ın ve kelamın çocuklarının hikayesi. (Arka kapak yazısından.)
"Katil olduktan sonra ha haç takmışsın boynuna, ha hilal, ne farkı var birbirinden." (syf. 127)