Merhaba,
Bugün edebiyat dünyamızdan çok sevdiğim yazar Erdal Öz'ün Yaralısın kitabı ile geldim. Can yayınlarının kurucusu Erdal Öz şiirden öyküye, öyküden romana evrilen yazın hayatında çok güzel izler bırakan bir yazar. Eserlerinde: toplum yaşamının bireylerin iç dünyasına etkilerini duygusal bir üslupla yansıtan, 1970 sonrasında toplumsal
- " (...) Doğrulayıcılık usûllerimizden biri de, “telkinle alınanı tahkikle bulmak”tır… [...] Ve 80’li yıllarda… O belâlı yıllarda… Gençliğin üzerinden tank gibi geçen 12 Eylül darbesi ve asıl ondan sonra, Özal’ın, gençliğin idealizmini esrarkeş bir yılgınlığa çevirdiği 80’li yıllarda… Maddî çıkar ve eşşekçe bir özgürlükçülükten başka bütün değer yargılarını ve her türlü idealizmi yozlaştıran; gençliği lümpenleştiren, pisleştiren, piçleştiren, ibneleştiren, orospulaştıran Özallı yıllarda… Ülkücülerin sersem sepet olduğu, Müslüman cemaat ve cemiyetlerin sığ sularda balık avlama sevdasıyla devlet kapısına paspas olduğu, soldan ise, “insanlık onuru işkenceyi yenecek” diyerek düşmanı mübhem ve mücerred bir şekle sokan, karşısına da “insanlık onuru” diye hayâlî bir kahraman diken “yakınma”dan başka bir sesin yükselmediği yıllarda…"
(Sefer Edelim Sıhhat Bulalım! Yazar Mustafa Saka -12 Ağustos 1999- Akademya Dergisi)
Temizim elbet!
Kaç yıllık arkadaşım. Birlikte astığımız afişler, taşıdığımız pankartlar, okuduğumuz kitaplar, tartışmalarımız, en önemlisi de hiçbirinizle olamayacak en büyük yakınlığımız; gözler bağlı, ayaklar suda...
BENİM KOĞUŞUM MU BÜYÜK YOKSA SENİN DÜNYAN MI?
On üç yaşında, annesiyle birlikte yaşayan bir kızdı. Her ayın son haftası, yaz kış demeden, hapishanedeki babasını ziyarete giderdi. Sabah olmadan yataktan kalkar, hazırlanır ve küçücük avucunu annesinin eline yatırıp, babası için yollara düşerdi. Sonra her defasında, aynı heyecanla, hapishane önünde