"Yaz dostum! Yoksul görsen besle kaymak bal ile Yaz dostum! Garipleri giydir ipek şal ile Yaz dostum! Öksüz görsen sar kanadın, kolunu Yaz dostum! Kimse göçmez bu dünyadan mal ile.."
Gelişmiş ülkelerde insanlar, kanundan sapanları, "seninle mahkemede görüşürüz" diye uyarır. Türkiye'de "istersen mahkemeye git"...
Sayfa 230
Reklam
Hayata daima gülümseyiniz!…
‘Türkiye’den çıkıp doğumuzdaki veya batımızdaki herhangi bir ülkeye gittiğinizde, sizi ilk çarpan insanların birbirine gülümsemesidir. Asansöre bindiğinizde, sokakta, mağazada göz göze geldiğinizde bir gülümsemeyle, bir selamla karşılaşırsınız.. Memleketimize gelen yabancılar da ilk bakışta kendi ülkeleriyle bu farkı hissetmiş olmalılar ki, bize “Gülmeyen insanlar/Ciddi insanlar ülkesi” etiketini uygun görmüşlerdir...’
Sayfa 238Kitabı okudu
Sen gidince efendim
Sen gitmiştin koyup bir başımıza, bırakıp bak ellerimizi ,gurbetlerine yetim salmistin bizi. Yetim kaldık ,öksüz kaldık ve ellerimiz kirlendi yokluğunda...
Yabancı kelimelerin boyunduruğundan kurtulmalıyız…
‘Kapısal tokmak’, ‘Penceresel cam’ desem yadırgarsınız. Fakat ‘Anayasal düzen’, ‘Kamusal alan’ dediğim zaman yadırgıyor musunuz? Niçin ‘Anayasa düzeni’, ‘Kamu alanı’ değil? ‘Atatürk Cadde’, ‘Vatan Cadde’ kulağınıza nasıl geliyor? Yabancı.. Bağlanan eki ‘i’nin sokak isimlerinden tamamen kalktığının farkında mısınız? Yabancı dillerin boyunduruğu işte böyle gelir... Milletin temelinde dil vardır. Dil, iki yoldan milleti oluşturur: 1) Milletin nesiller arasında zaman üzerinde bağ kurar; 2) Milletin yaşayan fertleri arasında, mekan üzerinde bağ kurar...” (s.204)
Sayfa 184Kitabı okudu
Etiler'in ve bu arada Adem Baba'nın da Türk olduğunu ispat çabaları ne kadar komikse, Türk diye bir millet olmadığını, o milletin bin yıldır Türkiye denilen bu ülkede hükümran olmadığını iddia etmek de o kadar komik.
Sayfa 51
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.