İsmet İnönü, hem Kurtuluş Savaşı yıllarında hem de sonrasında
her zaman mali konularla ilgiliydi.
Bu ilgisinin ana nedeni Lozan Konferansı’ndaki bir anısıydı.
Lozan’daki birinci toplantıda İngiltere heyetinin başındaki İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon ile görüşmesinde
Curzon, İsmet İnönü’ye:
“Konferanstan bir neticeye varacağız.
Ama memnun ayrılmayacağız.
Hiçbir işte bizi memnun etmiyorsunuz. Hiçbir dediğimizi makul olduğuna,
haklı olduğumuza bakmaksızın kabul etmiyorsunuz. Hepsini reddediyorsunuz. En nihayet şu kanaate vardık ki, ne reddederseniz hepsini cebimize atıyoruz. Memleketiniz haraptır.
Harap bir memleketi nasıl kurtaracaksınız? İhtiyaç sebebiyle yarın para istemek için karşımıza gelip diz çöktüğünüz zaman, bugün reddettiklerinizi cebimizden
birer birer çıkartıp size göstereceğiz.”
“Lisan öğrenmeyi büyük bir ihtiyaç olarak duyardık. Fransızcamı ilerletmişim, Almanca öğrenmeye çalışıyordum. Cuma geceleri, Fuat’ın Taşköprü’deki evine giderdim. Goltz Paşa’nın ‘Millet-i Müstesna’ adlı kitabını Almancadan Türkçeye tercüme ederdik.”
Biz Türkler! Belki bu başlık da olabilirdi. Yahut Cumhuriyet Söylemleri. Ya da Siz Nasıl İsterseniz. Güzel bir soru cevap çalışması altında aslında olanlar, olacaklar ve olması gerekenler. Geçmiş, Günümüz ve Gelecek üçgeninde fırtınaya tutulmuş yelkenli gibi gidip geliyoruz. Dışarısı kapalı ama içimiz, ufkumuz açık. Öylece gidiyoruz. Gidelim.
---
Bir Tarafta Tarihi yazan ve günümüzü şekillendiren Mustafa Kemal, bir diğer tarafta ise Devleti yönetmek yerine, ülkeyi beceriksizce işgal ettiren ve tüm ciddi uyarılara rağmen susup, yabancı devletlerin emri altına girenler var… Hatta ve hatta işgal devletleri ile aynı çizgide yürüyenler var...
Tarihe bakışınız nasıldır ya da ne yöndedir
Bu devrin böyle devam etmeyeceğini,tehlike zamanı,vazifenin ehli olan kıymetli subayların aranacağı,sağlam bir kanaat hâlinde,ruhlarımıza yerleşmiştir.