Yalnızlığım beni hiç yalnız bırakmaz,
Her sabah uğurlar akşam karşılar.
Tek sorun,
-İnsan yalnızlığına sarılamıyor ki.
.
-Bazılarının insan fobisi var,
Adına yalnızlık diyorlar.-
-Yalnızın kapısı, açılacak olmasından değil,
Hiç yaşamamışlar gibi göçüp gitti onlar aramızdan...
#Baba tut elimi
Bu cehennemden kurtar beni
Sıkışıp kaldığım yer belli mi?
Sesim sana geldi mi?
Baba tut elimi
Nefesim tükenmeden kurtar beni...
Ölüm ve Yaşam...Bu ikili birbirine pamuk ipliğiyle bağlı değil mi? Deprem onları bir kaç dakikada bizlerden koparıp aldı...Anneler, babalar, nineler,
Kalırsan, sende kendimi bulurum, gidersen kendimde beni...
Kal demeyeceğim ama gitme, yine de sen bilirsin.
Kayıpsam, kayıp kalayım bana bir şey olmaz,
Ama kalırsan, kendimi tanırım, kendimi bulurum.
Bilirsin işte, ben kendimden gidince hiçbir yere varamam,
Kendimden geçince bir daha ben olamam.
Beni ben yapan senden ziyade,
Bana benlik katan senden ötürüyüm.
Gitme demem, ama kal yine de,
Bakarsın kayıplardan bir yol buluruz.
Hep merak ederdim küçükken, elimizden kaçıp gidince balonlar nereye ulaşırlar?
Belki onlarla rastlaşırız...
İki kişi olunca ıssız olmaz hiçbir yer,
Gezer, dolaşır yine geliriz.
Gel demem ama yine de sen gel,
Bakarsın ki mutlu oluruz.
İhtimal olsun ama ihmal olmasın,
Kayıp olmanın zorluğunu bilirim,
Beni ara demeyeceğim ama sen yine de beni bul.
-üflenmiş bir mum gibi
sönmüş bir yıldızım.
ölüm ne ki
ben doğduğumdan beri yalnızım.-
yalnızın gölgesi bile olmaz,
üzerinde çizik dahi olmayan bir beyaz kâğıttır yalnızlık.
iki yalnızlık bir kalabalık etmez,
gölgede şarkı ıssız
dalım ol yaprağın nefes.
.
halimi kimseler sormaz,
sesimde bir yankıdır yalnızlık
mevsim bahar çiçeğini açtı mı kiraz.
hayat nadide,
yaşamak bir içim şiir
sonrası inzivaya çekilmek biraz.
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, karanlık...
Ve zehir-zıkkım cıgaram.
Gene bir cehennem var yastığımda,
Gel artık...
Yağmur yağıyor ömür hanım... gökten değil, yüreğimin
boşluğundan ömrümün ıssız toprağına... ve ben sonsuz
bir düzlükte bir küçücük, bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum.