Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alain Bosquet -BEAUJON HASTANESİ
Göğsümde bir tren devrildi. Ben bir kazanım. Bir lastik teker. Şarkıların biraz oksijen istedikleri bu yaşlı yüreği sakinleştirmeye yeter mi bir iğne?
1700 İSTANBUL ANTLAŞMASI /OSMANLI - RUSYA
İstanbul Antlaşması, 14 Temmuz 1700 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya Çarlığı arasında yapılan ve 1686-1700 Osmanlı-Rus Savaşını sonuçlandıran bir barış antlaşması. 1699'daki Karlofça Antlaşması'nın devamı niteliğindedir. Rusya, Büyük Petro'nun liderliğinde güçlenmişti. 1695'teki saldırıda başarısız olmuş, fakat 1 yıl sonra 6 Ağustos 1696 tarihinde Azak Kalesi'ni ele geçirmişti. Osmanlı Devleti Papa'nın Avusturya, Lehistan, Rusya ve Venediklilerden oluşturduğu Kutsal İttifak'la uzun süre savaştı ama sonunda yorgun düştü. Avusturya'yla Karlofça Antlaşması'nı imzaladıktan 1 yıl sonra da Rusya'yla 14 Temmuz 1700 tarihinde İstanbul Antlaşmasını imzaladı. Bu antlaşmanın hükümlerine göre Osmanlı Devleti Azak Kalesini Rusya'ya bıraktı. Onun yerine Rusya'nın Taganrog'da inşa ettiği kaleyi kabul etti. Böylece Rusya Karadeniz'de kendisine sağlam bir yer yapmış oluyordu. Rusya İstanbul'da elçi bulundurabilecekti. Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1955 Son baskı:5.bas.) Osmanlı Tarihi IV. Cilt 1. Kısım: Karlofça Antlaşmasından XVIII. Yüzyılın Sonlarına Kadar Ankara:Türk Tarih Kurumu ISBN 975-16-0015-4
Reklam
İnsan Yasası MADDE I Bu yasaya göre önemli olan gerçektir bundan böyle önemli olan yaşamdır el ele verip gerçek yaşam için çalışılacaktır.
4857 sayılı İş Kanunu,Bilindiği üzere tüm dünya ile birlikte ülkemizi de etkisi altına alan Covid–19 virüsünün neden olduğu salgın hastalığın olumsuz etkilerinin önlenmesi amacı ile hazırlanarak 17.04.2020 tarihli 31102 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7244 sayılı yasa ile her türlü iş sözleşmesinin, ahlak ve iyi niyet
IV.   Müze Ziyaretçisi konaklamak için küçük bir hana gider. Han sahibinin babası olan yaşlı adam Müze Ziyaretçisi’ni görünce yanına gelir kutsal kitabı açar ve tefeül yapar: “İkna da olmayacaklar biri ölümden dirilse bile.”   Ölünün dirilmesi mucize midir? Çoğu zaman değil! Lügatler için “dirilmek” sıradan bir kelimedir ve dirilmek genellikle
1929 Büyük Buhranı Devletlerin Borçlarının Çoğunluğunun İptaline Yaradı
1933 Paris Borç İtilafnamesine bizim adımıza imza koyan temsilcimiz Şükrü Saraçoğlu’dur. * Öncelikle Hükümet, önceki 1928 Mukavelenamesi’de gösterilen borçlardan, Türkiye’nin payına düşen itibari anapara için, 962.636.000 Fransız Franklık yeni tahviller ihraç edecektir. Bu tahviller 50 yıl süreli % 7,5 faizli ve hamiline muharrer olacaktı ** Yeni Tahviller için hükümet Meclis’e yıllık olarak 660.000 faizi ve amortismanı olmak üzere 700.000 altın lira ödeyecek ve her altı aylık taksitlerle 350.000 altın lira olarak bu ödemeler yapılacaktı. Burada tekrar eski Maliye Bakanı ve Başbakan Hasan Saka’nın ifadesine baş vurursak; 1933 İtilafnamesi 1928 Mukavelenamesine bakışla şu hususları sağlamıştır (i) Senelik borç servisi yükü, 2.000.000 altın liradan 700.000 altın liraya indirilmiş ve 2/3 oranında azaltılmıştır. (ii) 1928 Mukavelenamesine göre 108 milyon altın lira olan borç anaparası 8 milyon altına indirilmiş oluyordu (962.636.000/112,217=8.578.343 altın lira) (iii) Borcun faiz tutarı bilerek % 5 den % 7,5 yükseltilmiştir. Dolayısıyla anapara tutarı azaltılmış oluyordu. (iv) Yine eski mukavelenameye göre seksen yıl süren itfa dönemi, elli seneye indirilmiştir. Saka’ya göre “bu 12 milyon TL’lık servis yükü bütçenin % 7-8’ne tekabül etmekte idi. I. Dünya Harbinden sonra Düyun-u Umumiye masraflarını Bütçesinin % 7’sine indirebilen başka devlet yoktur” demektedir. H.Saka “ne de olsa bu bu bizim bütçemiz için çok ağır basan bir yük olarak kabul edilmelidir” şeklinde analizini tamamlamaktadır. Atatürk Dönemi Maliye Politikaları, Güneri Akalın, s. 133
Reklam
TEMMUZ 1444 EDİRNE -SEGEDİN ANTLAŞMASI (MACAR KRALLIĞI-OSMANLI)
Papa IV. Eugenius János Hunyadi'nin kumandanlığı altında Macar, Sırp, Bosna ve Eflakkuvvetlerinden oluşan bir Haçlı ordusunu Sultan II. Murat'ın kumandanlığı altındaki Osmanlıordusunun üzerine gönderdi. Karamanoğulları beyliğinin de desteğini alan bu orduyuOsmanlılar yenilgiye uğrattı. Bunun üzerine II. Murat 12 Haziran 1444'de Edirne'de bu barış antlaşmasını imzalayarak antlaşmanın metnini bir Osmanlı heyetiyle Macaristan'a yolladı. Macaristan kralı I. Ulászló bu antlaşmayı onaylama taraftarıydı. Ama Papa ve Bizansİmparatoru bu antlaşmaya karşı çıktılar. Sırp despotunun ve János Hunyadi'nin de ısrarıyla kral I. Ulászló antlaşmayı 12 Temmuz 1444'de Segedin'de imzaladı. Antlaşmanın maddeleri şunlardı: Bulgaristan’daki Osmanlı egemenliği tanınacak. Sırp despotluğu tekrar kurulacak ve Osmanlılara vergi verecek. Eflak beyliği Macar egemenliğinde kalacak, Osmanlılara vergi vermeye devam edecek. Tuna nehri taraflar arasında sınır olacak. Antlaşmanın süresi 10 yıldır. Bu antlaşmadan sonra II. Murat yerini 12 yaşındaki oğlu II. Mehmed'e (Fatih Sultan Mehmet) bıraktı. Ama barış dönemi değil 10 yıl, 6 ay bile sürmedi. Haçlı tehditi altında II. Murat tekrar Osmanlı ordusunun başına geçmek zorunda kaldı. 10 Kasım 1444 tarihinde Osmanlıordusu tekrar János Hunyadi kumandanlığı altındaki Haçlı Ordusuyla Varna Savaşını yaptı. devletialiyyei.com/edirne-segedin-...
Hz.Ömer (r.a.): –Bir kardeşinizin yoldan çıktığını, günaha saplandığını gördüğünüzde, onu doğru yola getirmeye, Allâh’ın affından ümitvâr olmasını sağlamaya çalışınız. Tevbe nasîb etmesi için Allâh’a duâ ediniz. Kendisine bedduâ ederek aleyhinde şeytana yardımcı olmayınız, dedi. İbn-i Kesîr, Tefsir, IV, 76
Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem–  buyurur: “Allah Teâlâ; çocukça (lâubâlî) davranışları olmayan, hayra yönelip hevâ ve hevesi terk eden, vakar sahibi, olgun genci sever.” (Ahmed, IV, 151)
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.