önümüzdeki ay cumhuriyetin ilan edilişinin yüzüncü yılına ithafen sadece cumhuriyet dönemi türkiyesi (ağırlıklı olarak 1923-1938 arası dönem) ve Atatürk hakkında kitap okumayı düşünüyorum.
aklımda henüz kesinleşmese de okumayı düşündüğüm kitaplar var. iletiyi görenler de bildikleri, okudukları, sevdikleri cumhuriyet dönemi türkiyesi ve Atatürk konulu kitapları bana söylerse memnun olurum. hem belki bu kişiler söyledikleri kitaplar ile önümüzdeki ay okumayı düşündüğüm kitaplar konusunda bana yardımcı da olmuş olabilirler. hatta bu söyledikleri kitapların pdf/epub halini de kitapları söyleyenler bana iletirse daha da mutlu olurum.
teşekkürler. saygılar. iyi okumalar.
(aklımdaki kitapları okuma konusundaki kararımı kesinleştirdikçe ara ara buraya dönüp ekleme yapacağım.)
~~~...Ruhi Beyi pek tanımam
Yok, hayır, belki de iyi tanırım
Neden derseniz ben herkesi iyi tanırım
işsizim, dülgerim, boyacıyım
Herkesle 1olurum
Kişiliksiz kalırım...~~~
"Ruhi Bey" Nermin Yıldırım in 1söyleşisinde çok severek okuduğum en sevdiğim kitaplar arasında diyince bulup da okumam gerek diye başladığım kitaptır, ki yazar
Yeşim Uzundal 'un Az Okunan Şahane Kitaplar videosunda gördüğüm bu kitap, konusu itibariyle çok ilgimi çekti. Ben de hemen bu kitabı edinmeliyim dedim vee okudum bile. Öncelikle kitabı bulmama yardım eden
Yeşim Uzundal 'a teşekkür etmek istiyorum. Yazarın üzerinde durduğu tema insanın varoluşu ve kimliği ile ilgili. Baş karakterimiz Moscarda, babasından kalan mesleği -bankacılık- yapıyor ve o gün gelene kadar herkesin deyimiyle aklı başında bir adam. O gün ne mi oluyor? Karısı pat diye "Senin burnun sağa doğru yamuk." diyor. Moscarda bu cümleyle beraber hayatını tümden değiştirecek bir şekilde düşünmeye başlıyor. O zamana kadar fark etmediği bu özelliği dışında acaba kendisini farklı gören kaç kişi daha var? Karısına göre başka biriyken iş arkadaşlarına göre başka biri olduğunu, çevrede yaşayan diğer insanlara göre de daha farklı biri olduğunu keşfediyor. Acaba kaç tane Moscarda var? Kaç tane benden var? Kendini yeniden bulabilmek için parçalara ayırıyordur. Sizin de anlayacağınız gibi kişilik bölünmesi yaşıyordur Moscarda.
Anlatımı karmaşık değil, birçok ara başlıkları var böylece hangi konuda anlatıldığını daha iyi görebiliyorsunuz. Okuyucu ile konuşan ona derdini anlatmaya çalışan bir karakter Moscarda. Bu yüzden dostunuzdan derdini dinler gibi okuyorsunuz. Hafif mizahi bir yönü de var ama tabi bu karakterimizi sıkıntıya düşürüyor. Ben çok sevdim Moscarda'ı. Sayfaların içinde karakterin içinde kendinizden bir şeyler bulabilirsiniz. Belki sizin de bir parçanız Moscarda'dır. İyi okumalar.
Birkaç konu üzerinde biraz düşünelim bakalım ;
~Özgür Olmak- Olmamak
Sizce özgürlük nedir? Özgürlük sınırsız bir şekilde istediklerimizi yapmak demek midir? İşe öncelikle özgürlüğün tanımını yapmakla başlayalım. Özgürlük; insanın, her türlü dış etkiden bağımsız olarak kendi istencine, kendi düşüncesine göre karar vermesi durumudur. Ama günümüzde
“Bir milleti yok etmek isterseniz askerî istilâya lüzum yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla mânevî değerlerini, ahlâkını soysuzlaştırmak kâfîdir.” diyerek, 1 Kasım 1928'de gerçekleştirilen Harf Inkılabına karşı olduğunu savunan ve ömrünün tamamını yazmaya adayan bir Muharrir; Peyami SAFA. Harf Inkılabına karşı olmasının nedenini, niçinlerini anlattığı uzun yazıları var. Bu kitabın sonunda bundan bahsetmemin sebebi, yazarın okuduğum üçüncü kitabı ve bu kitaplar içinde (Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, YALNIZIZ) dili en ağır olan kitap olması. Kitabın sonunda, kitabın içinde bolca kullanılan eski Türkçe kelimelerin on, onbeş sayfalık sözlüğü var ama okuma senkronunu bozduktan sonra bir anlamı yok. Kitabı okurken hem harf devrimine karşı oluyorsunuz, hem de yok ya, iyi ki gerçekleştirilmiş diyorsunuz. Tam bir tereddüdün romanı gerçekten!
Şüphe ve tereddüt, insan ruhunda anarşi yaratan en tehlikeli hislerdir. Peyami SAFA, bilinen bu gerçeği romanda da Muharrir-Mualla ve Vildan karakterleri üzerinden eski kelimelere rağmen! çok çok iyi analiz etmiş yine ve okuyucuya içinde anarşi yaratacak kadar hissettirmiş. Devrimden önceki dile hakimseniz okurken çok daha iyi hazlar alabilirsiniz. Ben hiçbir kitapta bu kadar zorlanmamıştım ama sonuç olarak anlatılmak istenenleri anladım ve hissettim. Kitap on üzerinden on puandır ama sekiz dememin sebebi harf devrimi midir, yoksa devrime ayak uydurmayı şiddetle reddeden yazar mıdır bilemedim. Dedim ya, tam BİR TEREDDÜDÜN ROMANI. İyi okumalar :)
Kitabımız adı sanı belli olmayan bir yerde ve kim olduğunu bilmediğimiz bir kişinin trafik ışıklarında beklerken bir anda kör olmasıyla başlıyor. Sıradan bir körlük sandığımız bu durumun ilginç olan yanı bulaşıcı olması ve bilindiği üzere kişiyi karanlıklara değil beyaz bir ışığa bürümesi. Yani tam bir beyaz felaket(Salgına verilen isim). Ülkede
Ekmeğimi Kazanırken Roman Eleştirisi
Ah Gorki; Rus yazarları çok severim, ayrı bir ilgi duyarım fakat Gorki çoçukluğumdan bu yana en iyi arkadaşımdır...
Ekmeğimi kazanırken; Gorki’nin otobiyoğrafi üçlemesinin ikinci kitabıdır. Aleksey Maksimoviç Peşkov yoksullukla ve acıyla dolu bir hayat sürdüğü için Rusça’da acı anlamına gelen Gorki takma adını