Yazarın okuduğum onuncu kitabı. Dişi Kurdun Rüyaları’nda olduğu gibi bir hayvanın hayatıymış gibi başlayıp, Gün Olur Asra Bedel’ deki gibi yine bir bozkır insanının yaşamından kesitler sunup, Yüz yüze, Toprak Ana’ daki gibi kadının fedakarlığını en çarpıcı bir şekilde önümüze serip,Beyaz Gemi’ deki ve Deve Gözü’ndeki gibi haksızlıklara karşı yüreğinizin çırpınıp uçtuğu bir roman. Gün Olur Asra Bedel’ de olduğu gibi bu kitapta da evli ama o güzel yüreği başkasında olan bir adam...Evet ilk başta kızıyorsunuz ‘ya senin fedakar, her şeye göğüs geren, seni çekip çeviren, çocuklarının anası olan bir insan var hayatında neden böyle şeyler yapıyorsun ‘ diyorsunuz. Ama o kadar güzel seviyor ki... O kadar içten, çaresiz,olmayacağını bile bile, incitmeden...Hele bunu bile bile bunu dile getirip üzülmesi,yüreğine oturması yok mu? İnsan kızamıyor, onunla birlikte ağlıyor. Bu yazar için ne yazsam az. Tüm kitaplarını aldım. Hepsini bitirince yazmak isterdim ama her kitabı saatlerce konuşsam, herkese günlerce anlatsam yine de paylaşacak bir sürü şey bulurum. İyi ki böyle yazarlar var olmuş ve biz okudukça çok çok şanslı olduğumuzu bir kez daha anlıyoruz. Keyifli okumalar