"Bana şöyle neşeli arkadaşlar verin, sadece sevdiğim insanlar yanımda olsun, sadece sevdiğim yerde ve sevdiğim kişiyle beraber olayım, gerisini şeytan alsın derim."
Jane Austen kaleminden sakin ve güzel bir macera. Catherine 17 yaşındadır, ailesi ile kırsal kesimde yaşamaktadır. Komşuları ile beraber Bath a gider ve toplantılara katılır. Burada tanıştığı Henry ile birbirlerini severler. Evlenmek isteselerde önlerine toplumun dayattığı engeller çıkacaktır.
Jane Austen yaşadığı dönemde kadın karakterlerini sağlam bir kurgu üzerine kurarak toplumdaki bazı yanlış gördüğü şeyleri eleştirir. Bunu da çok güzel yapar. Kitap sade bir dil ile yazılmış. Sadece yazarın olayları anlatis tarzı farklı olduğu için kimine sıkıcı gelebilir . Ben zevk ile okudum. Tavsiye ederim.
Alintilar:
İnsanın kalbi birine aitse başka hiç kimsenin ilgisi pek bir şey ifade etmez. Sevilen kişiyle ilgili olmayan her şey o kadar yavan, o kadar sıradan gelir ki!
Bence de..
"Tilney, insanların kendi duygu durumları kadar aldandıkları başka bir şey yoktur diyor ve bence çok haklı."
İnsanın mutluluğa tutunacak ne kadar yeri olursa o kadar iyidir."
İnsanları yarım sevmeyi bilmem, tabiatımda yok. Bağlılığım her zaman son derece güçlüdür.
Yürekten bir söz! Bu kafamı karıştırıyor. Yürekten yapılan şeyler gördüm. Ama yürekten verilen bir söz... sözün sadakati! İnanmaya pek değmeyecek bir haldir bu, çünkü sizi yanıltabilir ve canınızı yakabilir.