Adını çok duymuş, bazı şiirlerini de okumuştum ama daha önce bir kitabı elime geçmemişti Küçük İskender'in. Kitabı bana bir arkadaşım verdi, hoş bir takas yaptık. Ben de ona Ümit Yaşar Oğuzcan'ın Aşka Dair Nesirler'ini vermiştim de okudu mu bilmiyorum. İkimizin bu kitaplardaki ortak yanı, kitaplarımızın şimdilerde unutulmaya yüz tutmuş anılarda kalan birtakım beyefendilerle bir alakasının olması. İçine alınmış notlar, çizimler... Okumamı daha ilginç kıldığı için mutluyum açıkçası.
Sonradan baktığıma göre bu Küçük İskender'in ilk kitabıymış. Oldukça da ilginç bulduğum bir hayatı olmuş. Radikal kararlar alarak tıbbı bırakmış, sosyolojiyi bırakmış ama şiirden, edebiyattan vazgeçememiş. Zaten ruhunda olduğuna inandığım bu radikallik ve keskinlik bence şiirlerine de yansımış. Okudukça satırlardaki imgelerin yüzüme çarptığını hissettiğim, korkusuz bir havası vardı. Ayrıca sanki dopdoluydu, artık sonunda dayanamayıp patlamış bir ırmak gibi okuyanı kendi seline katıp götürmek istiyordu. Bir kavramı doğrudan düşündürtmek yerine bunu farklı çağrışımlarla akla getirmesini de sevdim. Bir de netliğini, yani söylemek istediklerinden kaçınmayışını. Kendi kitabım olmadığı için üzerini işaretleyip notlar düşemesem de çok sevdiğim dizeler oldu. Küçük İskender'in şiirlerinin bu kitap ya da bir başkası fark etmez, kesinlikle okunması gerektiğine inanıyorum.