Şair Joe Bousquet, bize bunu fısıldar:
“Yaralarım benden önce de vardı. Ben onları bedenimde taşımak için dünyaya gelmişim.”
Bütün kitaplarda aynı şey yazar:
Sırtımızda büyük sürgünün yükü. Cennetten dünyaya sürgün edilişimiz en büyük hikâye en büyük yara.
Bu yaradan payımıza düşeni alırız. Her ne sebepten olursa olsun dünyada yeni hasarlar aldığımızda kalbimizde beliren çatlaklar uç uca dizilir ve o en derin yaraya eklemlenir.
Nefes alıp verdikçe içimizdeki acılı harita damar damar genişler,
yeni topraklar kazanır.
*Tüm iyi şairler Çiçekler Ülkesi’nin bütün iyi çiçeklerini kendi aralarında bölüşmüşlerdi. Bu nedenle Baudelaire’e kalan sadece kötülük çiçekleri oldu, bundandır ki kötülükten iyilik çıkarabilmek için yazmaya başladı.
V1: Kötülüğün verdiği o yüce hazzı iliklerine kadar özümsemek için yazdığını iddia etti diğer tüm o iyi şairler.
**Ve biz okuyucular da anlattığı tüm o kötülükleri kendisinden bildik…
*Melankolinin ruhla bütünleştiğinde ne denli tehlikeli bir halet-i ruhiyeye insanları sürüklediğini görebilmek için bile okunması elzemdir Kötülük Çiçekleri’nin. Anlattığı tüm kötülükleri bedeninde bir yara gibi taşımıştır Baudelaire…
**Fransız Şair Joe Bousquet, “Yaralarım benden öncede vardı, ben onları bedenimde taşımak için doğmuşum.” der. Hal böyle olunca Baudelaire’in de taşıdığı tüm yaralar iltihaplanmış ve kağıda dökülmüştür artık.
*“...İçinde mutsuzluk olmayan bir güzellik biçimini kavrayamıyorum.” der Baudelaire, böyle bir kaynaktan beslenen birinin iyiliği övdüğü olur mu hiç? Yine de ekler, Bora’yla canlanır çünkü çiçekler…
**Bana ne sendeki dirlik düzenlik?
Hem güzel ol, hem de acı duy! Ekler
Gözyaşı yüzüne başka güzellik,
Yeşillikte bir su gibi üstelik;
Borayla canlanır çünkü çiçekler.
Vücudumdaki yaraları önemsemiyorum. Ruhumdaki yaralar daha ilgilendiriyor beni. Çünkü Joe Bousquet' den öğrendiğimiz gibi "yaralarım benden önce de vardı, ben onları bedenimde taşımak için doğmuşum."