Şair Joe Bousquet, bize bunu fısıldar:
“Yaralarım benden önce de vardı. Ben onları bedenimde taşımak için dünyaya gelmişim.”
Bütün kitaplarda aynı şey yazar:
Sırtımızda büyük sürgünün yükü. Cennetten dünyaya sürgün edilişimiz en büyük hikâye en büyük yara.
Bu yaradan payımıza düşeni alırız. Her ne sebepten olursa olsun dünyada yeni hasarlar aldığımızda kalbimizde beliren çatlaklar uç uca dizilir ve o en derin yaraya eklemlenir.
Nefes alıp verdikçe içimizdeki acılı harita damar damar genişler,
yeni topraklar kazanır.
Vücudumdaki yaraları önemsemiyorum. Ruhumdaki yaralar daha ilgilendiriyor beni. Çünkü Joe Bousquet' den öğrendiğimiz gibi "yaralarım benden önce de vardı, ben onları bedenimde taşımak için doğmuşum."
Her türlü içsellik kendini saklar. Joë Bousquet, şöyle yazar: "Kimse benim değiştiğimi görmüyor. İyi ama beni kim görüyor ki? Kendimi sakladığım yerim ben."