Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
'' Çağdaş insan için yaşanmaya değer tek serüven ancak kendi içinde bulunabilir. ''
Rüyadaki baş aktör her zaman rüya görenin kendisidir
Sayfa 34
Reklam
Anasının Kuzusu
Anlaşılmak mı istiyorsun? Bize de tek bu gerek zaten! Kendini anla, o zaman yeterince anlaşılmış olursun. O iş seni yeterince oyalar. Anasının kuzusu olan anlaşılmak ister. Sen kendini anla. Bu duyarlılığa karşı en iyi savunmadır ve anlaşılmaya duyduğun çocuksu özlemi de giderir.
Bireyin psikolojisi sadece ona bakarak asla etraflıca açıklanamaz: Tarihsel ve çevresel koşulların onu nasıl koşullandırdığını da iyice anlamak gerekir. Kişinin bireysel psikolojisi hem fizyolojik, biyolojik veya ahlaki problem hem de çağdaş bir problemdir. Keza hiçbir psikolojik olgu sadece nedensellikle asla etraflıca açıklanamaz; yaşayan bir fenomen olarak bu her zaman yaşam sürecinin devamlılığına bağlıdır, öyle ki hem evrilir hem de sürekli gelişir ve yaratır.
Enantiodrornia (Enantiodromie/Enantiodromia): "zıddına dönüşmek" demektir. Herakleitos'un felsefesinde bu kavram zıtlıkların zaman içindeki oyununu belirtmek için kullanılır -var olan her şeyin zıddına dönüşeceği görüşü. ''Yaşamdan ölüm, ölümden yaşam; gençlikten yaşlılık; yaşlılıktan gençlik; uyanmaktan uyumak; uyumadan uyanma gelir; oluş ve bozuluşun akıntısı asla hareketsiz durmaz", "inşa etme ve yıkma, yıkma ve inşa etme- doğal yaşamın en küçüğünden en büyüğüne her döngüsünü yöneten ilke.
'' Karşı cinse olan doğal eğilim sonunda insan kendi bütünlüğünün gizemini hedeflemektedir. Bu yüzden tutkuyla sevdiği zaman insan sevdiğiyle bir olmayı yaşamın tek önemli ereği olarak hisseder. ''
Reklam
Bu bir uyarı mıydı :D
'' Olumlu anne kompleksi olan erkek yaşama karşı çoğu zaman, annesiyle pastaneye giden bir oğlan çocuğu gibi davranır, yani hiçbir zahmete girmeksizin durmadan "şunu isterim, bunu isterim" diye tutturur. ''
C. G. Jung Kimdi?
Jung’a göre herkes böyleydi; bir parçamız şu anda yaşarken diğer parçamız eski çağlara bağlıydı.
Sayfa 5 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
Kendi yaşamının daha derin bir anlamı olduğu duygusu insanı, yalnızca almak, vermek durumunun üstüne yükseltir. Bu duygu yoksa insan zavallı ve yitiktir.
Sayfa 89 - Okuyan UsKitabı okuyor
İnsan, bir anlamı olduğuna kani olduğu zaman dayanılmaz acılara katlanabilir; ancak bütün şanssızlıkların doruğundayken "aptalın birinin uydurduğu bir masal" içinde yer aldığım kabul etmek zorunda kalırsa yıkılır.
Sayfa 89 - Okuyan UsKitabı okuyor
Reklam
İnsan, ruhu kendisi yaratmamıştır, onun yaratıcı olmasını ruh sağlamıştır; ruh, insanı harekete geçirir, iyi fikirler, dayanma gücü, coşku ve ilham verir. Ama insanın içine öyle nüfuz etmiştir ki, ruhu kendisinin yarattığına ve ona sahip olduğuna inanma gafletine düşer insan.
"Hoşgörülü olun ve unutmayın ki, benim fikirlerimi izleme açısından, Jung'a göre daha az zorluk çekiyorsunuz. Siz, ırk akrabalığı vasıtasıyla benim entelektüel yapıma daha yakınsınız. Oysa o, bir hıristiyan ve rahip çocuğu olarak, ancak ve ancak büyük engelleri aşarak bana ulaşabilmektedir."
Ben ve kendiliği (bkz.) ayırt ediyorum, çünkü Ben yalnızca bilincimin öznesi, kendilikse bilinçdışını da içeren bütün psişemin öznesidir. Bu anlamda kendilik Beni kapsayan ideal bir varlıktır. Bilinçdışı fantezilerde (bkz.) biraz Faust'un Goethe'yle ve Zerdüşt'ün Nietzsche'yle ilişkisi gibi kendilik genellikle aşırı-düzenli veya ideal kişilik biçiminde ortaya çıkar. Kendiliğin arkaik özellikleri idealleştirme uğruna "yüksek" kendilikten ayrı temsil edilir, örneğin Goethe'de Mephistopheles, Spitteler'da Epimetheus, Hristiyan psikolojisinde şeytan yani Deccal. Nietzsche'de Zerdüşt "en çirkin insan" da kendi gölgesini keşfeder.
Freud 'libido' terimiyle, insan doğasında asli ve indirgenemez bir dengesizliğe işaret eder. Bir ihtiyacın her doyumu, hedefine ilerlerken verili istemin nesnesinden ve amacından sapan, böylece görünüşte işlevsiz bir sapmayı/sapağı oluşturan ek doyumun olanağını beraberinde getirir. Bu sapak ya da onun açtığı mekan, sadece listelenmiş 'cinsel bozuklukların/ sapmaların' alanını değil, aynı zamanda insanın en üstün başarısı olan kültürle ilgili olan zemini ve enerji kaynağını da kurar. Kültürün üretici kaynağı, hiçbir doğrudan amaca hizmet etmeyen ve hiçbir doğrudan ihtiyacı karşılamayan ek doyumlara bağlı olma anlamında cinseldir. Bu Freudcu kavramsallaştırmaların arkasından gelen insan doğasının imgesi, yarık (ve çatışmalı) bir doğadır ki 'cinsel' bu yarığa gönderme yapar. Eğer Freud belli bir 'enerji alanına gönderme yapmak için libido terimini kullanıyorsa bu, yaşamlarımızdaki genel enerji düzeyini anlatmak için değil, fazla enerjiden söz etmek içindir. Bu terim, (Jung'un önerdiği gibi) enerjinin bütününe işaret etmez, çünkü tam da bu bütünü 'bütün olmayan yapan şeydir.
Sayfa 591 - Cinsellik ve Ontoloji, Alenka ZupančičKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.