"Ahlaki kavramlar kişiseldir; sonuçlar ise evrenseldir. Bir kültürün, dinin ya da toplumun yasakladığı bir şeyi, bir diğeri ahlaklı bir davranış olarak kabul edilebilir. Bir durumda yanlış olan şey, bir başka durumda yanlış olabilir. Doğru ve yanlışa dair değişmeyen ve sorgulanmayan kurallar bizim düşünme yeteneğimizi geriletir. Ama hayat bu kadar basit değildir. Hapishaneler, ahlaki kavramları anlayan fakat sonuçlarını kavramayan insanlarla doludur."
İlk bakışta bilimin gerçekten, kendi yönünü tayin edebilecek son derece zeki ve yaratıcı insanların işi olduğu aşikardır. Bizler bir devri sık sık keşifleri ve teorileriyle o dönemde iz bırakan bir şahsın ismiyle anarız. Fizikte "Einstein'dan sonrası" psikolojide "Watson'dan sonrası" ve heykelcilikte "Michelangelo'dan sonrası" hakkında konuşuruz. Görünen o ki bireyler hem bilim hem de genel kültür alanlarında, tarihin akışını değiştiren heyecan verici, bazan sarsıcı değişiklikler ortaya koyarlar. Bu savın doğruluğunu kanıtlamak için sadece Sigmund Freud'u düşünmek bile yeterlidir. Bu nedenle kişilikçi teorinin belirli bir değeri olduğu doğrudur ancak tek başına bu teori bir bilimin veya toplumun gelişimini açıklamakta yeterli midir? Hayır. Bilim adamlarının ve filozofların çalışmaları, zamanında çoğunlukla görmezlikten gelinmiş veya yalanlanmış ve bu çalışmaların onaylanması bundan uzun zaman sonra olmuştur. Zamanın şartları bir bilim adamının düşüncelerinin dikkate alınıp alınmayacağını veya önemsenip önemsenmiyeceğini, övüleceğini veya unutulacağını tayin edebilir. Bilim tarihi yeni keşiflerin ve orjinal anlayışların reddedilmesi örnekleriyle doludur. Hatta en yetenekli kafalar (belki de özellikle en yetenekli kafalar) Zeitgeist tarafından engellenip zorlanmıştır. Buna bağlı olarak, bir keşfin kabulü ve uygulanması bir kültürdeki, bölgedeki veya çağdaki hakim düşünce kalıbı tarafından kısıtlanmış olabilir fakat o dönemde çok tuhaf bulunup kabul görmeyen bir fikir, bir nesil veya yüzyıl sonra kolayca kabul edilebilir. Yavaş değişim bilimsel ilerlemenin bir kuralı gibi gözükmektedir.
Sayfa 49
Reklam
Huyunu bilmediği, tanımadığı ve terbiye edilmemiş bir attan zarar gören kişinin, atı uğursuz tanımlaması kabul edilebilir mi? Eşiyle geçinemeyen, iletişim kuramayan veya hatalı olan eşi bile olsa, bütün kadınları uğursuz görmek, peygamber adıyla söylenebilir mi?
Sayfa 248Kitabı okudu
Fark edilebilir ve terapi sırasında tedavileri kabul edilmiş hastalıkların var olmasının yanı sıra, hastalıkların her biri bireyselleşmiştir; çünkü hiçbir üzüntü bir diğerine tam olarak benzemez.
Sayfa 283Kitabı okudu
Masum çocukların ölümleri dokunaklı bir hadise olarak kabul edilebilir belki. Ama onların masum olduklarını kim söylüyor ki?
Nazlı Ilıcak’ın, “Hizmet, hoşgörü, diyalog, üstün ahlak” gibi insani ve İslami değerleri Fethullah Gülen Cemaati’yle ilişkilendirip, özdeşleştirmesini 2005 yılı öncesine kadar “kabul edilebilir” görebiliriz. Çünkü o tarihe kadar Cemaat’in kirli çamaşırları henüz ortaya çıkmamıştı. Ilıcak, 18 Aralık 2002 günü öldürülen Necip Hablemitoğlu’nun katilinin henüz yakalanmadığını biliyor; hepimiz biliyoruz. Ama Hablemitoğlu’nun öldürülmesine, yazdığı Köstebek adlı kitabın neden olduğunu da öğrenmiş bulunuyoruz. Bu, aydınlatılamayacak bir olay değildir.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.