Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Geçmişi yeniden yorumlamak, geçmişinizin sizi kontrol etmesine izin vermek yerine, geçmişiniz üzerinde kontrol sahibi olmanızı sağlar. Bırakıp ilerlemek, geçmişin unutulduğu anlamına gelmez; sadece daha kabul edilebilir hale getirilir."
Bir problemi nihayetinde biri kabul edilebilir bir çözüm bulana dek, nesilden nesile aktarırız. Doğru cevap verilene dek, sureti karşımıza çıkar. Durum nihayetine ulaştığında, problem artık aktif değildir. Dolayısıyla yeni nesle aktarımı durur.
Sayfa 281 - Pegasus Yayınevi
Reklam
“Güzel şeyler kötü şeyleri kabul edilebilir kılmıyor ki.”
Sayfa 190
İnsan ırkı ve makinalar...
Biz yalnızca insan ırkının kaderinin, makinelerin elinde olacağına işaret ediyoruz . İnsan ırkının tüm gücü makinelere devredecek kadar aptal olma­yacağı iddia edilebilir. Ancak biz ne insan ırkının gönüllü olarak gücü makinelere devredeceğini ne de makinelerin kendi istekle­riyle gücü ellerine alacaklarını iddia ediyoruz. Bizim iddia ettiğimiz şey şudur: İnsan ırkı kolayca kendini makinelere bağımlılığa sürüklenmiş halde bulabilir ve önünde makinelerin kararlarını kabul etmekten başka hiçbir yol kalmayabilir.
Sayfa 79 - Kaos Yayınları, 2. Baskı: Mayıs 2013, İstanbulKitabı okudu
"Hayatı olduğu gibi kabul etmeliyiz ama kabul edilebilir hale gelmesi için de çaba göstermeliyiz"
Aidiyet duygularına bağlı bir topluluk inşa etmek isterseniz ilk yapmanız gereken şey, onlara kabul edilebilir, sade ve anlaşılır bir hikaye sunmaktır.
Sayfa 238Kitabı okudu
Reklam
Bir müslümana, herhangi bir günah işlemesi sebebiyle, isterse o günah en büyük olsun, kâfir demeye imkân yoktur. Şu kadar ki, o günahı işleyenin, kendi fiiline helâl gözüyle bakmaması lâzım. Haram olduğunu bile bile, şu veya bu sebeple günah işleyen bir müslümandan "mümin" adı kaldırılamaz. Ona vermekte devam edeceğimiz "mümin" sıfatı gerçekten doğru olmakta devam eder. Ama, daima mümin sıfatı içinde bu şahıs fâsık kabul edilebilir. (İmamı Âzam, Fıkhı Ekber'den.)
Hayırlı olan kabul edilebilir, kötü olan değil… Doğruluk kabul edilebilir, yağcılık ve dalkavukluk değil… Doğru yolda olmak kabul edilebilir, doğru yoldan sapmak değil… İşte bu, onun yönetim anlayışı ve yönetimde izlediği sistemdir
Son söz Ellerinizin arasında duran bu kitabın amacı, yiyecek tercihleriniz konusunda size önerilerde veya yönlendirmelerde bulunmak değildir. Yiyecekleri "sağlıklı" ya da "sağlıksız" diye sınıflandırarak, sindirim sisteminiz ve yedikleriniz arasına girmek gibi bir niyeti hiç bulunmamaktadır. Hani günlük hayatımızda kullanılan bir terim vardır; "karı-koca arasına girilmez" diye. Söz konusu yemek tercihleri olduğunda da benzer bir önerme bana oldukça kabul edilebilir gelmektedir. Yani, kişi ve yedikleri arasına girmeyi çok tercih eden bir insan değilim. Zaten kitabın çeşitli yerlerinde bunu birkaç kere vurguladım. Çünkü bu konu o kadar çok istismar edilmiştir ki artık insanlara oldukça itici gelmektedir. Zira sadece yemek yeme yeteneğine sahip bir insan bile, sağlıklı beslenme konusunda yorum yapabileceğine inandığı için ortalıkta müthiş bir bilgi kirliliği bulunmaktadır. Eğer herhangi bir yiyecekle ilgili internette yeterince arama yaparsanız muhakkak kanser yaptığını görürsünüz. Nereye kafayı döndürseniz hep aynı cümleler çıkar karşırıza; "onu sakın yeme kanser yapıyor", "aman bundan uzak durun kesin kanser yapar", "her gün evimize giren bu masum yiyecek meğerse kanserin ta kendisiymiş" Yani adamlar kısaca demek istiyor ki; yemek yemeyin kardeşim, kanser yapıyor. Bu kadar bilgi kirliliği olunca, yıllardır bu konuda emek veren çok kıymetli uzmanların söyledikleri de ne yazıktır ki arada kaynamaktadır
Sayfa 271Kitabı okudu
J.-P. C.- Bilimin, gerçekliği organizasyon düzeylerine bölen, nöronal ve sinaptik cengelin akılları durduran karmaşıklığına girmemizi sağlayan büyük kategoriler halinde dilimleyen modeller geliştirme yoluyla ilerlediği doğrudur. Ama bu modeller dünyanın tüm gerçekliğini kapsayıp tüketmek iddiasında değildir. Sinir biyoloğunun iddiası pek sınırlıdır. İncelemekte olduğu nesne, bütünlüğü içinde kavrayabileceğinden çok daha karmaşıktır. Tam tersine, global ve zor çözünür görünen bir bütünün içinden deney yoluyla bir fonksiyonu ayırıp tekilleştirmeye çalışacaktır. Örneğin ben sözünü ettiğiniz o "bütünsel deneyimi" tam anlamıyla yaşayabilecek yetenekteyim, ama bu olgu bu aşamada, bir sinir biyoloğu olarak benim için pek ilginç değildir. "Filozof olarak" onu tartışma yeti ve imkânım vardır, ama onu bilim camiasınca kabul edilebilir terimlerle betimleyecek noktaya gelmek için gösterilmesi gereken devasa çabanın da bilincindeyim. Özetle, prosedürümüz açıkça indirgeyici, ama ne yapalım, başka türlü olamaz.
Sayfa 75 - MetisKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.