Kitap üzerine söylenecek o kadar çok şey var ki..Türkiye'nin hiç bitmeyen ve bitmeyecek bir çatışma alanı "Tesettürlü kadınlar nasıl olmalı" sorusu.Tabi muhataplar bu soruyu kendi üstlerine vazife alınca cevapları da kendileri yanıtlıyor oysa ki tesettürün tanımı,tesettürün mahiyeti,önemi sadece Rabbi'mizin belirlediği sınırlar içerisinde.Onun dışındaki her şey tesettürsüzlüğü getiriyor.Toplumun bakış açısından bakılacak olursa her insan kadar farklı düşünce üretmek mümkün o yüzden eksen Rabbi'miz.Kuralı koyan Rabbi'miz,hükmü veren Rabbi'miz.İşte seküler zihnin anlamadığı anlayamadığı nokta da şu ki tesettür denildiğinde insanların fikirlerinin,düşüncelerinin,yaptıkları yorumların bir önemi yoktur.Önemli olan bu işin bir fıkhı boyutu vardır buna isteyen uyar istemeyen uymaz. Değerlendirecek tek merci de Rabb'dir.Şu durumda Türkiye'nin savrulduğu bu düzlem çok ilginç geliyor doğrusu.El sıkışma mevzusu,kadınların nasıl örtüp örtmeyeceklerine dair yorumlar,mahremiyet alanları bunları tartışmak bile Türkiye'nin geriye döndüğünün en temel göstergesi.Çünkü kabukla ilgilenip içi boş gören zihniyetlerdir insanlığı geriye iten..Avrupa'nin bile bazı açılardan mücadele ettiği kadın bedenini teşhir etme bir çağdaşlık ve aşağılık kompleksi üzerinde bir salınımda hâlâ..Bu kitaptan en iyi özümsediğim şey şu ki:Bu mücadele hiç bitmeyecek olmakla birlikte moda ve tesettür birarada bulunabilecek kavramlar değil.Tesettür modaya alet edilecek kadar ucuz ve değersiz değildir...Okunması gereken bir kitap,özellikle bugünün Türkiye'sini bile anlamak açısından önemli..