Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...kalbi nefretle dolu olmayan hangi insan savaşır ki?
Sayfa 23 - Everest Yayınları
200 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Elif gibi dimdik...
Öncelikle söylemek istediğim Uğur Gökbulut'un kitaplarını seviyorum. Ve bu kitapta okunmaya değer bir kitap olduğunu düşünüyorum.Akıcı anlatımı ve sürekli her sayfada acaba şimdi ne olacak diye meraklanıp bir günde severek okuduğum bir kitap.Kitapta bir aile anlatılıyor bir oğlu şehit olan, geride kalan bir anne hayırsız Fırat ve biricik Elif'in hayatı. Yeri geldi duygusallaştım yeri geldi onlarla mutlu oldum,onlarla hüzünledip,onlarla üzüldüm diyebilirim.Kadınlara ithafen yazılmış bir kitap bir dram,bir heyecan içeriyor..Bir kadının istedikten sonra ne kadar korkusuz,ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Güzel nasihatler,edilen dualar ve sonu mutluluğa ulaşan bir hayat..
Uğur Gökbulut
Uğur Gökbulut
Bir İnattır Yaşamak
Bir İnattır Yaşamak
Bir İnattır Yaşamak
Bir İnattır YaşamakUğur Gökbulut · İndigo Kitap · 2021490 okunma
Reklam
559 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
BİR GEYŞANIN ANILARI-ARTHUR GOLDEN,560 sayfa “Mücadelemiz ve zaferlerimiz ne olursa olsun,onlar için ne denli acılar çekersek çekelim,hepsi kısa bir süre sonra kağıdın üstündeki mürekkebe damlayan su gibi akıp gidecek.” “Bir geyşanın hayatının nasıl olacağını düşünüyordun?Hayatlarımızın mutluluk verici olması için geyşa olmuyoruz.Başka çaremiz
Bir Geyşanın Anıları
Bir Geyşanın AnılarıArthur Golden · Altın Kitaplar · 20003,285 okunma
Acıları çok sert ve ani yaşıyoruz, dehşet tepkiler veriyoruz ama kısa sürüyor! Özgecan Arslan'ı hatırladın mı? 2015 yılının Şubat ayında, Mersin'in Tarsus ilçesinde hunharca katledilen yirmi yaşındaki o güzel çocuk! Ne alaka mı dedin? Alaka şu, dün Güllü'nün maruz kaldıkları engellenebilmiş olsaydı, Hamit Çavuş, varlığını varlığına adamış bu kadına bu kadar rahat şiddet uygulayamayacağını öğrenmiş olsaydı yani bu ülkede kadının adı ve yeri olsaydı Özgecan aramızdaydı, gülümsüyordu.
Sayfa 39 - Güllü, Yılmaz Güney'in annesidir. Güllü, üzerine kuma getirilmiş ve dövülerek çok kez sokağa atılmıştır.Kitabı okudu
"Kadının yeri evidir. Çalışan kadın evine ve çocuklarına yete­rince zaman ayıramaz. Kadının yapısı temelde duygusaldır. Kadın dediğin ince, zarif, anlayışlı ve sevecen olmalıdır... vs. vs." Bu çarpık anlayış, açıktan adını koymadan kadınları iki gruba ayırır: Flört edilecek, sevişilebilecek 'dışarılı' kadınlar; evlenilebilecek, erdemli 'içerili' kadınlar... Bu nedenledir ki ülkemizde erkekler, kendisini 'bu meseleleri aşmış' sayanlar dahil, yalnız yolculuk yapacak eşine ya da kızına otobüs bile­ti alırken 'bayan' diye belirtir.
Çektiği yoksulluğa dayanamadığım için evlenme teklifi ettim şimdiki karıma. Onun gibi okumuş, iyi yetişmiş, soylu bir aileden gelmiş bir kadının benim gibi birinin evlenme teklifini kabul etmesi için, onun ne denli korkunç bir sefalet içinde olduğunu siz de tahmin edebilirsiniz! Ama o kabul etti! Ağlayarak, hıçkırıklar içinde ellerini ovuşturarak kabul etti! Çünkü başka gidecek hiçbir yeri yoktu. Anlıyor musunuz, sayın bayım, bir insanın gidecek hiçbir yeri olmamasının ne demek olduğunu anlıyor musunuz?.. Hayır! Siz bunları henüz anlayamazsınız.
Reklam
Marksist/Sosyalist Feminizm
Marksist feministler, liberal feministlerin aksine kadına yapılan baskının kaynaklarını kapitalizmin yapısına yerleştirmişler ve büyük yapısal değişiklikleri gerekli görmüşlerdir. Bireyden ziyade, grupların ihtiyaçlarını, çıkarlarını ve haklarını daha fazla vurgulamışlar ve ırk, sınıf ve toplumsal cinsiyet baskısı arasında içinden çıkılamaz bağlar olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu bağlamda sosyalist feminist gruplar, kadınların çıkarlarını korumak için ayrı ayrı örgütlenmekten ziyade, diğer ezilen gruplarla birlikte mücadelede birleşmeye odaklanmışlardır.
236 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
"Kaç hayat yaşayınca yorulur insan?"
Elif Şafak
Elif Şafak
'ın en beğendiğim kitabı oldu. Dili o kadar akıcı ki, kitabı ne ara bitirdiğimi bile anlamadım...Her sayfada yeni bir bakış açısı ile okunuyor adeta. Kitapta; Kadın, kadının bireyselliği, toplumdaki yeri ve önemi, mağduriyetleri, bunların giderilmesi için gösterilmesi gereken çabalar anlatılıyor... Okurken sık sık durup, ben olsam ne yapardım diye düşündüm. Çünkü kitap adeta beni bunu düşünmeye itiyor gibiydi. -"Cümlelerinin sonuna nokta değil, ünlem değil, virgül yahut üç nokta koy. Açık bir kapı bırak daima. Ne kadar bilsen de hiçbir zaman yeterince bilemeyeceğini unutma. Tevazudan şaşma." -"Yalnızlık insanın kendi kendisiyle yaptığı sohbettir. Aracısız. Katkısız. Oyunsuz. Yalansız. Saf ve som bir sohbet..." -"Kaç hayat yaşayınca yorulur insan? Kaç seneden sonra yaşlı, kaç hezimetten sonra bezgin, kaç sevdadan sonra kalpsiz, kaç kelimeden sonra lal olur kişi?" -"Önemli olan nefsin çukurlarına düşmemek değil düşünce çıkabilmeyi becermektir." -"Eskiden sevdalar daha mı tutkuluydu, hasretler daha mı derin? Sevgilinin saçının teline ne şiirler yazılırdı hani. Bir kez görmekle ne kadar sevilirdi insan. Kapı aralığında uzanan bir baş, perde arkasında bir kadın gölgesi, belli belirsiz bir tebessüm, göz bebeklerinde saklı ateş ve har. Uzaktan da sevilirdi yar. Mümkündü. Hem mümkün hem imkansızdı aşk. Hayatın bir parçasıydı dokunmadan sevmek. Yaklaşmadan. Aşk bugün var yarın kaçtı kaçacak bir ada tavşanıydı sanki. Öylesine ürkek."
Firarperest
FirarperestElif Şafak · Doğan Kitap · 20185,5bin okunma
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.