Kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez ve bir erkek bir kızı almaz, (almak,vermek) bu tabirler kadının kıymetten düşüren, ona ahkâr mahiyeti veren şeylerdir ve her şeyden evvel bu zihniyeti kadınlarımız kafalarından çıkarmalıdır; bilmelidirler ki iki cins birbiriyle hayatlarını birleştirirken yuvaya getirdikleri aynı kıymette şeylerdir ve koca mal sahibi değil, ortak, hayat ortağı demektir. Bu hukuk müsavatı kadınlarımızın şuurunda yer ettikten sonra onların kuvvetli ve hakiki bir insan için dimağî ve fikrî sahada da yükselmek isteyecekleri tabiîdir.
Bizim annelerimiz, yarimiz, yavuklularımız nihayetinde bizim kadınlarımız yeni yetmelere kısır değilerdi onlar neşeli çoçuklar doğurtmaya kısırlardı.
(Boran Deniz)
Kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe bir verilmez ve bir erkek kızı almaz, (almak, vermek) bu tabirler kadını kıymetten düşüren, ona ahkâr (en hakir) mahiyeti veren şeylerdir ve her şeyden evvel bu zihniyeti kadınlarımız kafalarından çıkarmalıdır; bilmelidirler ki iki cins birbiriyle hayatlarını birleştirirken yuvaya getirdikleri aynı kıymette şeylerdir ve koca mal sahibi değil, ortak, hayat ortağı demektir. Bu hukuk müsavatı kadınlarımızın şuurunda yer ettikten sonra onların kuvvetli ve hakiki bir insan olmak için dimağî ve fikrî sahada da yükselmek isteyecekleri tabiîdir. Memleketimizin kadın ve erkeklerini, biri diğerini sürükleyen ve taşıyan değil, el ele ve aynı tempoda yürüyen iki mahluk olarak göreceğimiz günün uzak olmamasını dilerim.
ŞİRAZE
Acılar içinde , sırları kalplerinde saklı kadınlar. İstedikleri tek şey , sadece bu adaletsiz dünyada İnsan gibi yaşamak...
Bu bir Istanbul efsanesi...
Ve bu şehrin gizemli hikayesi...
Efsanenin baş karakteri Vildan namı değer Şiraze Daha ilk doğduğunda hayata mağlup başlamıştı, annesini doğduğu gün kaybetmişti, onunda ölüm emri verilmişti
“Yanlış,” dedim kendi kendime, “İrlanda resmi bize uymaz.” Türk milletinin bilmem nesi itibariyle
değil, Müzeyyen itibariyle uymazdı. Bizim de buralarda kadınlarımız, icabında, ayıp, yasak, günah
üçgeninde sıkıştırılmış vaziyetteydiler ama, Müzeyyen bu üçgeni yırtmış, yırtarken kendi kendine bir
şeytan üçgeni yaratmış, arada bir, üçgenin kuyuya
"Bir kere düşün... Vatan ki, herkesin hakkını, hayatını muhafaza ederken, onun muhafazası gerekince vatanın evlatlarını sınır boyuna kırbaçla sürüyorlar. Vatan ki, herkesin gerçek annesi iken birçok adam sağlığında sutünden, hastalığında ilacından geçinmeye çalışıyor; vatan ki, her karış toprağı ecdadımızdan birinin kanıyla yoğrulmuşken, kimse üzerine iki damla gözyaşı dökmek istemiyor!.. Vatan ki, kırk milyon can besliyor; hala uğrunda isteyerek can verecek kırk kişiye sahip olmamış!.. Vatan ki, bir zaman kılıcının gölgesinde birkaç devlet yaşarken, şimdi birkaç devletin yardımıyla kendini koruyabiliyor. Vatan ki, hâlâ erkeklerimiz manasını bilmiyor, kadınlarımız adını duymamış, işte kibir say, gurur say, delilik say, her ne sayarsan say; ben o vatanı sana bana muhtaç göruyorum."
Demirci Mehmed Efe de Kurtuluş savaşında bu üniformayla düşman hattında tango yapardı..
Kadınlarımız savaş meydanına kuğu gölü balesi yaparak cephane taşırdı..
Kemalizm, nesilleri mankurtlaştırıyor!
#23Nisan
Sıcak ve nemli günler - kurudu boğazlarımız
aşk için kan ağlar kadınlarımız
tıkırdar kavrulan beyinlerimiz sukabağı gibi,
Dizlerimiz çatırdar,
şarap ve suyla ıslatın sesinizi -şarkı söyleyin!.
Mutsuz kadınların, mutsuz anneleri oluyor.
Özgüvensiz kadınların, baskıcı babaları...
Savunmacı kadınların, kuralcı anneleri oluyor.
Küskün kadınların, sevmeyi bilmeyen babaları...
Başkalarına göre yaşayan kadınların, muhafazakar anneleri oluyor.
Cesareti olmayan kadınların, bağımlı babaları...
Mağduriyete sığınan kadınların pasif anneleri oluyor.
Mağdur eden kadınların hırslı babaları...
Ağlayan kadınların çaresiz anneleri oluyor.
Şikayet eden kadınların sorumluluk almayan babaları...
Suçlayan kadınların kibirli anneleri oluyor.
Ve suçluluk duyan kadınların iktidarsız babaları...
Toplumda kadın ile erkek eş değerde önemlidir ama kadın, gelecek nesillerin de anası olarak, bir kat daha önemlidir!
Belli bir yaşa gelmiş kadının değişmesi zordur.
Bu sebeple kadın sürekli kendini kendi dışında arar durur.
Ve bu sebeple tüm kişisel gelişim masalları kadınlaradır...
Oysa masallarda her kadın ya kraliçe veya prensestir!
Kimi dramanın karaliçesini örnek alır, kimi öpülmeyi bekleyen masum prensesi...
Gerçek yaşamda ise herkes her şeydir!
Ne kraliçe olmayı planla, ne prenses; kendin ol.
Kendin olmak, kendine gülmek, kendinle gülmek...
Önemli olan bu!
-Sözün özü bir kadının bu yaşamdaki en büyük ödülü veya kabusu, ana-babasıdır...
Bu sayede küçük bir kız, ruhu doygun veya kaybolmuş bir kadına evrilir.
Kırılan dal, kopan rüzgâr, çatlayan toprak Kadınlar, kum tanesi kadar Arabistan, orda Kutsal kitaplarda kurumuş dere yatakları
Zencefil kokan yalnız sokaklarda gece sefası Kadınlar, nar tanesi kadar günahkar
Tarlada karasaban, soğanda ter, dölde göz yaşı Kadınlar koşulmuş sabahlar gibi yorgun Orda, penceresi olmayan ışık
Sütü helal, kanı helal, sevgisi helal Kadınlar, göbek bağımız kadar tanrısal Kadınlarımız, tinle ten arasındaki yaşam