Kobo Abe'ye neden Japonya'nın Kafkası dediklerini anladığım ve yazarla tanıştığım ilk kitabı. Okurken ağzımda ve üzerimde kum varmış gibi hissettiğim hikaye böcek koleksiyonu yapan bir adamın keşif yaptığı köyde, dul ve genç bir kadının evine köylüler tarafından hapsedilmesi ile başlar. Sisyphos mitinin gölgesinde, yalnızlık, evllilik hayatı, insanın dünya ile ilişkisi, varoşçuluk ve konformizm Kafkaesk şekilde sorgulanıyor. Aynı zamanda toplum eleştirisi yapılan kitapta, kadın ilkel benlik/hayat yani id'yi, adam ise modern hayat; ego'yu temsil etmekte.
Bu distopik romanda yazar ayrıca kendi eşini de anlatmıştır. Yaşadıkları dönemde Japon kadınlarının çalışması yasaklanmış ve eşi de eylemlerde yer almıştır. Japonya'da çöl ve kum tepelerinin olmadığını ona söyleyen bir gazeteciye de "anlattığım kum, bizim kendi kafamızda" diye cevap vermiştir.