Herkes öfkeden deliriyor, kahırdan saç baş yoluyor, acıdan geberiyor ve bütün bu duygu durumlarını sosyal medyada giderek yükselen tonlarda paylaşıyor. Öfke, çaresizlik, kahır, keder, yani insanoğlunun tecrübe edebileceği bütün olumsuz duygular her dehşet verici vakada köpürüyor. Bu duygu paylaşımları, köpürmeler sanki bu ruh halimiz birileri tarafından görülünce, eğer onları -her kimseler- üzüldüğümüze, acıdan delirdiğimize, kahırdan geberdiğimize yeterince ikna edebilirsek bitecekmiş gibi her olayda tekrar ediyoruz. Eğer benim gibi bu hezeyan haliyle giderek bağlantısını yetirenler varsa onları bilmem imkânsız, çünkü onlar da benim gibi daha az konuşup daha az duygulardan söz ediyorlar.
Türkiye hikayelerini anlatıyor
Açık radyo ve boğaziçi üniversitesi Nazım hikmet kültür ve sanat araştırma merkezinin, nazım hikmet'in memleketimden insan manzaralarının yazılışının 70. yılı anısına başlattıkları bir proje kitabını okudum,iyide yaptım,yüzlerce hayata misafir oldum. Kulağıma fısıldadılar yaşanmışlıklarını,hiç mutlu musmutlu hikaye
Ben Antepliyim, Şahin'im ağam.
Mavzer omzuma yük.
Ben yumruklarımla dövüşeceğim.
Yumruklarım memleket kadar büyük.
Hey, hey!
Yine de hey hey!
Kaytan bıyıklarım, delişmen çağım
-Safiye kahır nedir bilir misin?
Kişinin intikamını önünde görmesi; fakat onu almaktan aciz olmasıdır.Zamanın gaddarlığından ve elemlerinden kurtulsak da kahır ve acizliğin baskısı altında öleceğiz...
Şu anda hiçbir şey mümkün değil.
Şu anda her şeyden ayrı, her şeyden uzağım ben.
Şu anda sadece yalnızlık ve kahır.
Hayır, güzelim,
hayır, ceylan bakışlım,
hayır, kafamın ateşi, hayır,
hayır, yüreğimdeki.
Şu anda mümkün en güzel olan tek bir şey vardır:
Yanarak sevmek seni.