Okullar yazın kapandıktan sonra tatilin o ilk gecesi yatağımda yatarken, önümde koca bir 3 ayın bulunduğunu bilerek heyecandan uyuyamaz ve o yumuşak, serin ve tatlı yaz esintisini tenimde hissedip, içime çekerek koca bir yazın hayallerine dalar, en nihayetinde de uyuya kalırdım.
Bu tatlı hissi, bu ölümsüz anıyı hiç unutmam. Ve bazı anlar, bazı yerler, bazı insanlar, bazı filmler ve bazı kitaplar bana bu hissi buram buram tekrar hissettirir ve bana bir kez daha insancalığı hatırlatır.
Ray Bradbury’nin Sonbahar Ülkesi böyle bir kitaptır, hiç tanımadığım “O” böyle bir insandır, Danimarka’nın Roskilde fjord’u böyle bir yerdir. Ve şimdi anladım ki; Herman Hesse’in Ağaçlar’ı da böyle bir kitapmış.
Hani derler ya; okurken suratımdan gülümseme hiç eksilmedi diye; o gülümseme benim ruhumdan, kalbimden hiç eksilmedi.
Ve zannımca her güzel kitabın sonunda, yazara verebileceğim yegâne şey de içten bir teşekkür oluyor. Gözlerimin görme açıklığını genişlettiği ve gönlümü gülümsettiği için.
Teşekkürler.