Bu gün öldüm sevgili okurlar... Beni ne mi öldürdü? Bir daha asla Ünsüz YouTuber Ezgi'min o mükemmel samimilikteki (Miyase Sertbarut'a çokça teşekkür ediyorum)videolarını okuyamayacak olmam. İnanmakta çok zorlanıyorum "Sizi YouTuber olarak değil, arkadaşınız Ezgi olarak çok seviyorum" bu cümleye kalbimi bıraktım. Artık ruhsuz bir varlık gibi hissediyorum. Söylemeyi çok istediğim birşey var: Melih'i zaten hiç gözüm tutmamıştı.
Her neyse lafı fazla uzattım (sanki bir işsiz bunu okuyacak gibi) ruhumu ve kalbimi o son kitabın sayfaları arasına bıraktım. Hızlı okumamalıydım... O kadar hızlı okumamalıydım. Elveda sevgili okurlar. Eğer siz de kendinizi değersiz hissederseniz diye buraya Ezgi'nin 3 günüğünün de linkini bırakıyorum;
Bir romandan fazlasını okudum..
Marquez' in Kırmızı Pazartesi kitabından bir alıntı ile başlamış Tarık Tufan.
" Beni öldürdüler, Wene Hala ! "
Bir kayboluşun hikayesi. Her anlamda kayboluş, daha çok ruhunun kaybolması ama.
" Kaybolmak ansızın başımıza gelen felaketlerden değil; bir zaman dilimine yayılarak, yavaş yavaş, insana
"Kızgınlığını ve çaresizliğimi anlatamam size. Yine de benimle empati kurmaya çalışın. Bir insan için bütün yaşamınızı bir kenara itiyorsunuz, o ise kayıtsızca elinin tersiyle kovduğu bir sinekten daha fazla değer vermiyor size.
"Beyoğlu'nun en güzel abisi yaşlanır mı hiç?"
Sanırım bu cümleye kalbimi bıraktım...
Ahmet Ümitin kitapta kendine yer vermiş olması beni çok şaşırttı olayı çok güzel bağlamıştı kendine.Nevzat'ın aslında onu sevmemesi ama onun Nevzat'ı kitabında başrol yapması....