Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kapı aralığında, cereyanda, akşam vakti, Aliço'nun boynundan uzun yolların kokusunu çekti içine. Binlerce kilometre yol, o yollardaki ağaçlar, kuşlar, benzinlikler, çimenler, evler, insanlar, arabalar, traktörler, mobiletler, virajlar, kavşaklar, sesler, rayihalar bir boyna nasıl sığdı diye düşünmedi. Kendisiyle fazla konuştuğu zaman olanları bildiğinden, epeydir sadece başkalarıyla konuşuyordu ve aklının sorduğu soruları duymazdan gelip, yanıtsız bırakıyordu. Kendisiyle kendisi arasında bir nevi küslüktü bu ama tam bir küslük de sayılmazdı. Daha ziyade gizli bir ilişmezlik ya da kendinden yana bakmazlık olarak görülebilecek bir garip haldi. Aliço Meryem'i içeri itip kapıyı kapattı ve ay dışarda kaldı, yıldızlar dışarda kaldı, ay ışığı da dışarda kaldı. Kırık dökük kaldırımlar, tozlu yollar, iğde kokan hava, otların arasında bitmiş kır çiçekleri… Hepsi dışarda kaldı. Ağustosböcekleri, tembel tembel hışırdayan yapraklar ve o gece usul usul esen poyraz, onlar da dışarda kaldı.
Bu dizeler, bence üstad Necip Fazıl Kısakürek'in hayatının da hâsılası olmalı. Zira kendi ifadesiyle bohem hayatı sona erip pîri Âbdülhakim Arvâsî (h.z) ile tanıştıktan sonra ömrünün geri kalanını Allah'ı aramaya ve insanlığa davayı haykırmaya adadı. " İn cin uykuda, yalnız iki kişi uyanık Biri benim, biri de serseri kaldırımlar" evresi yerini, "Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök! Heybem hayat dolu, deste ve yumak Sen, bütün dalların birleştiği kök; Biricik meselem, Sonsuza varmak...* dönemine bırakmıştı artık.
Sayfa 149
Reklam
Kaldırımlar-I
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. İçimde damla damla
_Kadın olsam hayat kadını olurdum. _Bir çiçeğe konan kelebek olmaktansa, bir boka konan sinek olmayı tercih ederim. _Kelebeklerin ve arıların arzuladığı bir çiçek olmak varken, sinekleri cezbeden bir bok parçasıydım. _Beni soğuk, kibirli, ukala falan bulduysanız sizi sevmemişimdir. Sevdiğime kedi gibi olurum ben. _Yeterince dürüstsen, fazlasıyla
FİKİR PRENSİ, ÇİLEKEŞİN ŞİİRİ...
Genç Şair: "Şu benim herkese parmak ısırtan şiirim "Kaldırımlar"ı göklere çıkarıyorlar. Bense yerin dibine indirdikleri fikrindeyim. Zannediyorlar ki, o şiir, kaldırımlarda geceleyen, evsiz barksız, sefil bir sınıfın destanı... Hâlbuki o, belki şato sahibi, en nadide ağaçtan yontulu karyolasında gözü uyku tutmaz, mustarip fikir prensinin, çilekeş (entelektüel)in şiiri... 20.asır (entelektüel)ine bağlı, ruhunu ve gayesini yitirmiş bir cemiyette bunalımlar yaşayan öncü kişiliğin şiiri... Bu kadarını bile anlayan yok... İnsan, çürümez, pörsümez, lif lif dağılmaz da ne olur bu cemiyette?..
Sayfa 17 - Mecmua, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
VE KALDIRIMLAR...
1927-28'lerde Bâbıâli'nin kendi öz sınırları içinde de, bir sanat hâdisesi sayılan, övülen, yüceltilen bir iş var... Bir şiir: "Kaldırımlar"... İsviçre'de tedavide bulunan Yakup Kadri "Alp dağlarından" başlığıyla yazdığı yazılarda genç Şairi kahramanlaştırır, M. Şekip Hoca onun için "Yalnız bu şiir büyük bir sanatkâra yeter" diye hüküm verir, Peyami Safa da "Yeni Türk şiirini Şairi" yazsısına hazırlanır. Bir de Nurullah Atâ dedikleri sinir kumkuması bir zat vardır ki, işi gücü, derdi meramı bu şairi övmekten ibaret... O da yazıda olsun sözde olsun, yalnız, fikir bağından mahrum kelimelerle... Cümlelerle bile değil... Parlak, keskin, güzel, yeni, diri, derin... Prens Hamlet'in Ofelya'ya dediği gibi, kelimeler, kelimeler... İncisi düşmüş, istiridye kbukları hâlinde bomboş sıfatlar...
Sayfa 16 - 17 Mecmua, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kaldırımlar. (I-II-III)
sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. yolumun karanlığa saplanan noktasında, sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. in cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; biri benim, biri de serseri kaldırımlar. içimde damla
"Kaldırımlar"ı göklere çıkarıyorlar . Bense yerin dibine indirdikleri fikrindeyim. Zannediyorlar ki ,o şiir, kaldırımlarda geceleyen evsiz barksız, sefil bir sınıfın destanı... Halbuki o, belki şato sahibi, en nâdide ağaçtan yontulu karyolasında gözü uyku tutmaz, mustarip fikir prensinin çilekeş (entelektüel)in şiiri...
96 syf.
·
Puan vermedi
“Düşündükçe bedel ödedi.”
Fikriyatını külliyata dönüştüren ve fikir dünyasına ikinci hayatım diyecek kadar fikirlerini hayatına ve hayatlara nakşeden ender yazarlarımızdan biridir, Necip Fazıl Kısakürek. Ölümü göze alarak savunduğu davası uğruna kalemiyle mücadele eden, savaşan bir dava adamı. İki satırlık şiirleri ve sözleriyle kalpleri uyandıran etkileyici bir şair.
Ağlayabilseydiniz Anlayabilirdiniz
Ağlayabilseydiniz AnlayabilirdinizKasım Hasan Ünal · Hayykitap Edebiyat Yayınları · 202185 okunma
Bizler
Biz bir elbiseyi dört yıl, beş yıl, altı yıl giyeriz. Elbisemiz üstümüzde eskir. Eskiyle gezer, ona alışırız, çıkartmak da istemeyiz. Ta ki evlerimizden kadınlarımız, kızlarımız şikâyet edip, sabah akşam "Komşularımızdan, eşimizden dostumuzdan utanıyoruz!" diye diye başımızı ağrıtana kadar. Bizden çoğunun elbisesi üstüne göre biçilmiş
249 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.