Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ümmühan Yıldız

Ümmühan Yıldız
@kale_i_bala
Sedir ağaçları b’aşka âşık Deniz fenerinin gözleri neden ağlar Rüzgâra yükleyin ilkbahar lemasînı Beyaz sardunyaların Sinesine yazılır şiirlerim... edebiyatdefteri.com/uye/ummuhanyildiz
Kubbe-i Hadrâ yükselen yıldız. Mavi-kızıl gökyüzünde uçmak.
İstanbul
İlkbahar
67 okur puanı
Kasım 2022 tarihinde katıldı
Ey benim güzeller güzeli yüreğim çağa inat sevgiyi yaşat bana.
Tut ki, Ali'den mîrâs kaldı sana Zülfikâr Sende Ali'nin yüreği yoksa Zülfikâr neye yarar.!. Mevlâna
Reklam
"Gitmeyi hâlâ bilmiyorum ama, bir adım geri çekilmeyi öğrendim artık."
Sabrı katık eyledim...
Sensizliğe dokundu ruhum İsmini bilmediğim şehirlerde Demini sürerken kokunun Dilime kuşanmış dualarla hâleli ay’a bakarak İçindeki sen çağrısıyla Köşe taşlarına buğulu katıksız beyitler yazdım

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ben İlkbaharım ağaçların tepesine konan çiçeklerden çelenkler örüyorum göğsüme. Göğsüm sonsuza kadar çiçekli kalsın istiyorum.  Ümmühan Yıldız
104 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Sergüzeşt
SergüzeştSamipaşazade Sezai
7.6/10 · 46,2bin okunma
Reklam
Şu kısacık hayatta başını asla eğme...
Sergüzeşt, Kafkasya'dan kaçırılan Dilber adlı esir kızın öyküsüdür. Bu güzel Çerkez kızı, ağır işlere koşulmuş, çok büyük acılar çekmiş, kırbaçlanmış, işkence görmüş, birkaç kez satılmış, kaderi onu Mısır'a sürüklemiş, sonunda kendini Nil Nehri'nin sularına bırakarak, intihar etmiştir. Yazarın romanın yeniden yayımlanışı dolayısıyla 1924 yılında yazdığı Önsöz'de belirttiği gibi, Sergüzeşt, esaret aleyhinde bir kitaptır. Romanın son satırları ise şöyledir: Acaba Nil'in bu müthiş, bu öldürücü girdap ve selleri, bu zavallı Dilber'i, bu talihsiz esiri nereye götürüyor? Hürriyetine!
Say YayınlarıKitabı okudu
Kalbine yakın olan göğsün sadece aşkını besler.... Sonrası mı? Muamma
  Seni gördüm düşümde bu sabah gene. Yan yana oturuyoruz... Sen itiyorsun beni, ama kızmadan; gülerek. Üzülüyorum, ittiğin için değil, seni itmeye zorla-, yan davranışıma üzülüyorum. Sızlanmayan, yakınmayan herhangi bir kadına davranır gibi davranıyorum sana; sessizliğinin ardındaki sesi -hem de bana seslenen sesi- duymadığıma üzülüyorum. Duyamadım mı dersin? Duymuş da olsam, karşılık veremedim ya! İlk düşümden daha bitik, daha kötü ayrıldım yanından. Bir yerde okumuş olacağım, bir benzetiş geldi şimdi usuma: "Ateşten örülmüş uzun yalımlardır sevgilim, dolaşır yeryüzünü, sarar beni. Ama sardıklarını değil, görmesini bilenleri sürükler ardından..."
Kuşatma
Sırra akıl ermeyen Öyle bir aşka gark olmuşum ki! Kendi kendine buldu Yürek uçsuz şaşaayı Ey, zahirin gizli yüzü! Arşa sığmam Zuhur olurum ezelden ebede
Ayakların dansından uzak kalmasın...
Yolu yürümektir muhteşem olan, çünkü her adımda gerçeğini, gerçekten yaşamanın benzersizliğini, kıymetini biraz daha idrak edersin. İnanmış olduğun her bir hikâyeyi daha bıraktıkça, daha da hafifleyerek yürüyebilmenin keyfini fark edersin. Adımların dans adımlarına dönüşür giderek. Varoluşun eşsiz senfonisinde hem çalan hem dinleyen hem dans eden olabilmenin keşfidir bu. "Her Şey Ben'' dansında, aslında hep kendi merkezinde döndüğünü ve hep kendi merkezine ilerlediğini fark ediştir. Bir kez buldun mu yolu, bir kez gerçekten yürümeye başladın mı, bir kez katıldın mı bu varoluş dansına, vazgeçemezsin. Aşk bulmuştur seni, sen aşkı... Her nefeste yeniden, yeniden aşkı solumak ve daha çok aşk olmak için, her an yeniden gerçeği seçersin...  
Reklam
Gözlerinin içini öpsem, ellerinin şiirselliğini dinlerim. Ümmühan Yıldız
Hayatta üç yanlışım oldu Olric. Ne gibi efendim? -Tanıdım, inandım, güvendim! Ama bir doğrum oldu. O nedir efendim? -Sevdim Olric! Fakat sen de bilirsin ki, üç yanlış bir doğruyu götürür... Oğuz Atay.
497 öğeden 481 ile 495 arasındakiler gösteriliyor.