Batı uygarlığında, hatta olasılıkla tüm uygarlıklarda bedensel olan tabulaştırılmıştır; hepsinde beden hem çekici hem de itici bir şeydir. Yunan'ın efendileri ve feodalizm için bedenle ilişki, kişisel atiklik yoluyla egemenliğin koşulu olarak sınırlandırılmıştı. Gövdenin bakımının safça toplumsal bir hedefi vardı. Kalos kagathos [fiziksel ve ruhsal güzelliğin uyumlu birlikteliği] yalnızca kısmen yanılsamaydı; gymnasium da kısmen kişinin gücünü gerçekten korumak, hiç değilse o efendivari duruşunu eğitmek içindi. Egemenliğin ticaret ve ulaşım dolayımıyla uygulandığı burjuva egemenliğine bütünüyle geçişinden, özellikle de endüstrinin ortaya çıkışından sonra biçimsel bir değişim meydana geldi. İnsanlık artık kılıçlara değil, sonuçta yine kılıçlar yapan dev aygıtlara boyun eğerek kendisini köleleştiriyor. Böylece erkek bedenini yükseltmenin rasyonel anlamı kayboldu; on dokuzuncu ve yirminci yüzyılda bedenin yeniden doğuşuna yönelik romantik çabalarsa ancak ölmüş ve sakatlanmış olanı idealleştirmeye yaradı.
Fiziksel güzellik, her zaman düşünme kabiliyetine bağlıdır. Muhakeme etme, tartışma ve kendini yetişdirme estetikten ayrı değildir. Kalos kagathos, yani "güzel ve iyi olan" ifadesi, ruh güzelliği ile beden güzelliği arasındakı ilişkiyi ortaya koyar.
Güzellik dediğiniz şey nedir?
Çirkin olamayan bir kadın güzel değildir diyor Karl Krauss. Peki gerçekten öyle mi?
Düzgün, bayağı bir simetriye sahip olan birisini düşünün... Güzelliği elbette dikkat çekmeyecektir. Şöyle ki; çok seyirlik bile olsa tamamen düz bir ovanın insanı kendisine odaklayan bir yönü yoktur. Oysa çalı çırpı içerisinde hapis