Abidin Paşa, "iki cins ahu ve ceylan ot yiyip su içtilerse de birinden gübre, diğerinden saf misk oluştu." beytini açıklarken der ki: "insanlardan iki kişi bir mürşit ve âlime giderler. Fakat yaratılışlarından dolayı biri insan-ı kâmil, diğeri taklitçi ve batıl olur. Yönetimde de benzeri bir durum söz konusu. Aynı memuriyette iki memur bulunur. Biri akıllı ve düzgündür, idare ettiği insanlar rahat eder. İşlerinde misk gibi güzel kokular neşreder. Diğeri hem ahmaktır, hem de görevini kötüye kullanır. Aldığı tedbirler, yaptığı uygunsuz işler ahaliyi huzursuz eder. Düzen, disiplin, güzellik olan işyerinde şikayet, uygunsuzluk hasıl olur. Gübrenin kokusu bir iki dakikalık yerle sınırlıyken, kötünün kokusu yakın ve uzak yerlere ulaşır. Birçok kişinin zihinlerine ağırlık, işlerine perişanlık ve fenalık getirir."
Abidin Paşa, "iki cins ahu ve ceylan ot yiyip su içtilerse de birinden gübre, diğerinden saf misk oluştu." beytini açıklarken der ki: "insanlardan iki kişi bir mürşit ve âlime giderler. Fakat yaratılışlarından dolayı biri insan-ı kâmil, diğeri taklitçi ve batıl olur. Yönetimde de benzeri bir durum söz konusu. Aynı memuriyette iki memur bulunur. Biri akıllı ve düzgündür, idare ettiği insanlar rahat eder. İşlerinde misk gibi güzel kokular neşreder. Diğeri hem ahmaktır, hem de görevini kötüye kullanır. Aldığı tedbirler, yaptığı uygunsuz işler ahaliyi huzursuz eder. Düzen, disiplin, güzellik olan işyerinde şikayet, uygunsuzluk hâsıl olur. Gübrenin kokusu bir iki dakikalık yerle sınırlıyken, kötünün kokusu yakın ve uzak yerlere ulaşır. Birçok kişinin zihinlerine ağırlık, işlerine perişanlık ve fenalık getirir."
kendini
hayatın daha aşağı alemlerinden bağımsız kılmak ister misin?
dünya için takdir edilen alçalma
ve yok olmadan onu kurtarmak ister misin?
öyleyse, sığ kalabalık hareketlerden uzaklaş
ve sessizce öz-uyanıklığın üzerinde çalışmaya git.
insanlığın tamamını uyandırmak istiyorsan,
kendi bütününü uyandır.
dünyadaki acıları uzaklaştırmak istiyorsan,
kendi içinde karanlık ve olumsuz ne varsa uzaklaştır.
gerçek şu ki; senin vermen gereken en büyük hediye
öz-dönüşümündür.
şu halde kendine,
kamil bir varlık olan,
bir fener gibi giderek daha fazla ışık yayan
ve kendisini beğenenle beğenmeyene aynı değeri veren
bir mürşit bulmalısın. kendine onun kalıbıyla şekil ver,
onun besleyici aydınlığında yıkan
ve onu dünyanın geri kalanına yansıt.
o zaman ebedi bir hakikati anlayacaksın:
erdemli bir varlık için daima· huzur dolu bir yuva vardır.
Yürümekte olduğun doğru yolda sana yardım edecek arkadaş bul. Zira bir mü'min, diğer mü'min kardeşinin yardımlarıyla kuvvet bulur. Hakikat ehlini inkar eden ve seni Marifetullah'tan alıkoyan kimseden sakın! Her zaman sana Hak yolu gösterecek bir kâmil mürşit ara ve bu girişiminde daima doğruluk tarafını tut!..
Bu kitabın Iyi anlaşılması için yazarıyla yapılan röportaj ı incelemeye koymayı uygun gördüm Herkese iyi okumalar..
Yazar – Şair Nesimi Aday’ın Dersim Gazetesi’nde Yazar Faik Bulut ile yaptığı ‘Horasan’dan nasıl geldik?’ kitabına ilişkin yaptığı röportajın tamamını olduğu gibi yayınlıyoruz.
Türkiye’deki Alevilerin çoğu ve Dersimlilerin
Hacı Bektaş derler bir kâmil mürşit var imiş. .... Ocağında kimse horlanmaz, dergâhında kimse mahrum bırakılmazmış. Eli vergili, dili sevgili, yüreği merhametli bir er imiş.
Bu kitabı yaklaşık bir yıl önce elime almıştım. Ama tam okuyamamıştım yarim bırakmıştım,Çünkü;başları çok ağır ilerlemişti, doğrusunu söylemek gerekirse okumaktan sıkılmıştım.
Yarım kalan kitaplar , yarim kalmış yaşanmışlıklar gibidir,bazen yaşanmışlıkları tamamlayamazsam da en azından ,yarim kalmış bir kitabı bitirebilirim deyip tekrar okumaya