İnceleme yazsam mı yazmasam mı arasında kaldım, sonra en azından birkaç fikir beyan etmekte fayda var dedim ve… Kısa bir inceleme ile sizlerleyim.
Öncelikle “Dövüş Kulübü” hem dünya üzerinde hem de ülkemizde fazlasıyla okunan bir kitap. Bu kadar popüler olmayı hak eden ve her okurun kesinlikle okuması gereken bir eser. -Türü sevmiyorsa
Varoluşçu kadınların bu serüveni önerilir. Kadınların Öldüğü Yer romanı sanki biz insanları test ediyor. Gecenin yarısında yolları kesilen ve şiddete maruz kalan iki kadın, içlerinden biri dövülüyor, diğeri vahşice öldürülüyor. Evlatlık kızın geçmişiyse kan donduruyor. Eğer bu olaylara cidden kanınız donmuyorsa, sıradan bir hikaye gibi okuyorsanız
Sürekli karşılaştığım ve fazlasıyla rahatsız olduğum bir durumu aktarmak istiyorum. Hadi yaşlı başlı insanları anlıyorum onları geçtim. Ama okumuş etmiş genç insanların hâlâ kulaktan dolma bilgilerle, başkalarının laflarıyla sözleriyle, başkalarının fikirleriyle düşünceleriyle şu an ki iktidarı savunmaları beni gerçekten çılgına döndürüyor. Dün
Son derece hoş bir dille yazılan, bolca nükte, iğneleme barındıran bir eser olan "Gevezeler ile Meraklılar" kitabı, ilk bölümde gevezelerden bahseder, sözün ne denli kıymetli bir şey olduğundan bahsedip, boşa edilen sözlerin ancak kişiye zarardan başka bir şey getirmeyeceğini söyler durur. Kendinden önce gelenlerden bir sürü alıntılar
(Okuyucudan özür dileyerek..)
"Kötü kitap yoktur, kötü okuyucu vardır.." klişe iddiaya da itirazla...
Kitap(!) inceleme için değmezdi gerçi, zaten 1K listesinde de yoktu..
Ama nasıl olduysa, site yönetimince kitap kabul edildiğinden olsa gerek artık var ve bu şeyi bu mecraya da sokmaya başaran yazar(!)'ın (laf aramızda) hayli
Okula gidip gelirken, Hıristiyan kolejlerine ya da Cizvit okullarına giden zengin çocuklarla karşılaşmamak için ara yolları ve arka sokakları kullanıyoruz. Hıristiyan kolejine gidenler tüvid ceketler, sıcacık yün kazaklar, kravat ve pırıl pırıl botlar giyiyorlar. Onlar yarın öbür gün devlet işlerinde, dünyayı yöneten mevkilerde yerlerini alacak. Cizvit okullarına gidenler, lacivert ceket ve okulun özel armalı kaşkollarıyla hemen diğerlerinden ayırt ediliyorlar. Onlar da üniversite okuyup aile şirketlerini devralacak ve yine dünyayı yönetecek kişiler olacaklar. Bizler de onların getir götür işlerini yapacak olan sınıfız. Ya da İngiltere'ye gidip inşaatlarda filan çalışacağız. Kız kardeşlerimiz ya da karılarımız da, eğer İngiltere'ye kapak atamazlarsa, onların çocuklarına bakacak ya da evlerini temizleyecekler. Bunun bilincindeyiz. Eğer yollarda zengin çocuklarıyla karşılaşırsak ve bize laf atacak olurlarsa, hemen kavgaya girişmek zorunda kalıyoruz. Okuldaki öğretmenlerimiz bu kavgalarımıza hiç tahammül edemiyorlar, çünkü çoğunun çocukları bu zengin okullarında okuyor. Sizden daha üstün bir sınıftaki insanlara kafa tutmaya hakkınız yok, diye bizi azarlıyorlar.
Ben bu kitabı daha önce de okumayı deneyip ellinci sayfa civarlarında yarım bırakmıştım, tekrar elime aldığımda da gerçekten hikayenin beni içine çekmesi biraz uzun sürdü ama o iş hallolunca devamı çok güzel geldi. Vee şimdi incelemeye geçelim!
Öncelikle konusu ilgi çekici geldi bana. Bu kasabamsı havası benim favori çizgi filmlerimden olan