Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Ölüm Yıldönümünde Jose Saramago’yu Anarak...
Dikkat: Tatkaçıran/oyunbozan içerir.
Ölüm Yıldönümünde Jose Saramago’yu Anarak...
Ulaş Başar Gezgin
Jose Saramago, 18 Haziran 2010'da vermiş son nefesini. Ömür boyu Portekiz Komünist Partili olan yazar, çok kez, seçilemeyeceği yerlerden, destek amaçlı olarak aday gösterilmişti. Partili, ancak eleştirilerini de sakınmayan bir yazar. Kendini
Donna Haraway'in 1985 yılında yayınladığı özellikle sosyalizm-feminizm üzerine yeni açılımlar sağlamayı hedefleyen pomo bir metindir. alt başlığı "science, technology, and socialist-feminism in the late twentieth century" (yirminci yüzyılın sonunda bilim, teknoloji ve sosyalist feminizm) idir. ayrıca, haraway'in "simians, cyborgs
Yazar George ORWEEL’ ait bugüne kadar hiçbir kitap okumamıştım yazarın ‘’HAYVAN ÇİTFLİĞİ’’ romanını okuyunca, yazarı çok geç tanıdığımı anladım.Roman 1940 yıllardaki ‘’reel Sosyalizm ve stalin’’ eleştirisi olan yazarın bu romanı, dünya edebiyatı tarihinde çağdaş klasikler literatüründe yerini almıştır.
Bu roman eleştirmenler
Arkadaşlarla sohbetler, romanın anlatıcısı 21 yaşındaki komunist şair Frances ve onun en yakın arkadaşı (eski kız arkadaşı) Bobbi hakkındadır. Frances, duygusal ve daha içe dönük olan, umursamaz, ruhsal sorunları olan, yalnız -Hatta yalnızlığını “Kimseye söylemedim, söyleyecek kimsem yoktu.”şeklinde ifade eder- benim “knk aynı ben ” karakterim,
Yürümek çağların mucizesi, kendine kendinden yürümek.
Yürümek cesur olmaktır dışa çıkmaktır, aynın, bayağı olanın el alem in düşüncesinin kenarına… Daha berrak görmeye başlarız…
Nietzsche, Rousseau Thoreau, Gandi vs. binlerce örnek(yazar Avrupalı dolayısıyla o kültürden daha çok örnek vermiş)
Nietzsche gücü yettiğinde 7-8 saat yürürdü, sarp kayalıklara, göl kenarlarına… En önemli eserlerini 35-45 yaş arasında bu yürümelerin notlarından doğar
Gandi meşhur tuz yürüyüşünde 390 km yürür. Sabahları kalkar dua, meditasyon basit bir yemek ve yürürler akşam pamuk ipliği payını eğirir notlarını tutar…
Yürümek olağanlığın, durağanlığın reddidir. Devinimin başlangıcıdır, devrimlere gebedir evvela kişinin içinde.
Yürümek spor değildir. Spor skordur, sınırdır. Kapitalizmi size yürümek için trekking der… Pahalı bir ayakkabı, şapka, pantolon… Pazarlamaya çalışır. Oysa yürümek için bir yüreğe ve sadece iki bacağa ihtiyacınızı var.
Yürümek yer değiştirmedir, yeni alana genişlemedir, bilinmeyenin keşfidir. Bunalmaya şifadır….
İstifade edeceğinizi düşünüyorum,
Bereketli okumalar/yürümeler dilerim
Mutlak Güç Zehri
Az bilinen yazarlardan biri Guillermo Rosales. Kübalı kendisi. Önce emperyalist Amerika'nın kapitalizmi altında inleyen ülkesini yöneten diktatör Batista'dan kaçmış, ardından Küba devrimine katılmış, hatta okuma-yazma seferberliğine katkı sağlamış sonra da Castro'nun totaliter rejiminden kaçıp Miami'ye sürgün olmuş birçok
Sanki dinlemekten zevk aldığınız en sevdiğiniz hocanızla sohbet ediyormuşcasına bir üslupla üzerine daha önce belki duyduğunuz ama çok düşünmediğiniz konuları derinlemesine ama sıkmadan anlatıyormuş gibi okuyorsunuz kitabı. Ufuk açıcı vizyon katan ve çok değerli üzerine ciddi ciddi kafa patlatılması gereken temel var oluşsal konular üzerine çarpıcı iddialarda bulunmuş yazar... Sahi biz kimiz benliğimiz ne kadar biz? Özgür müyüz yoksa biyokimyasal algoritmalarımızın genetik ve çevre koşullarıyla oluşturduğu sistemlerin bilinç dışı dışa vurumu muyuz? Hümanizm esasında nedir ya Liberalizim peki bunlarla beraber Kapitalizim hayatımızı nasıl şekillendiriyor? Homo sapiensin hayal gücüyle yarattığı her şey onu diğer hayvanlardan ayırıp Homo Deus yani Tanrı insana dönüştür mü? Gelecekte sadece algoritmaların var olduğu Dataizm hakim olursa insani dediğimiz özelliklerimizden eser kalacak mı? Kitap sorularla başlayıp cevap vermeye çalışarak bittiğinde de yine sorularla baş başa bırakarak bizlere farkındalık yaratıyor mutlaka okuyun okutturun!!!
Kitabın konusu her zamanki gibi ezilen işçiler ve ezen kapitalist patronlar. Elma toplama mevsiminde günlükçü olarak çalıştırılan ve aldıkları para karınlarını bile doyurmayan işçiler, çareyi greve gitmekte buluyorlar. Aldıkları destekler sayesinde, başta direnişlerinden vazgeçmeseler de toprak sahiplerinin baskıları çok can yakıcı bir hal alıyor. Grev dişe diş, kana kan bir savaşa dönüşüyor. Ve kavga asla bitmiyor...
Yıllar boyunca emeği sömürülen, aç kalan, hatta açlıktan ölen güçsüz insanlar ile sömüren, emek vermeden zenginliğine zenginlik katan, yediğini yiyen yemediğini ihtiyaç sahibine vermeyip çöpe döken insanlar arasındaki kavga bitmiyor...
John Steinbeck tüm eserlerinde, insanlar arasındaki bu adaletsiz düzeni öyle mükemmel ve destansı bir şekilde işliyor ki her seferinde beni kendine hayran bırakıyor. Dünya’nın dört bir yanında acı çeken, açlık çeken, hastalıklardan; tedavi edilemediği için ölen insanlardan bir haber yaşarken hep birlikte; salgını, çaresizliği yaşadık. Ama hala kimse kimseyi düşünmüyor; kapitalizm de kavga da bitmiyor...
