Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
" Her budala, kendine hayran edecek daha bir budalayı bulur! "
sen, serin bir akşamüstü, bir karalama kâğıdının üstüne konmuştun bense, kalabalık bir yalnızlığın ortasında üşümüş donmuştum
Reklam
" Asıl yakınlık anmada, düşünmededir. Kollarımızın sardığı değil, ancak düşünüşümüzün, kafamızın sardığı gerçekten bizim olabilir. "
" Ahmet Hamdi Tanpınar: Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında: Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında diyor. "
"İçimizde bir canavar var, onu yensek de büsbütün öldüremiyoruz."
Reklam
Psikiyatri karalama kampanyası :
Psikiyatri bir zamanlar kendisine ruh ve ruhun bilimi (ya da çalışması) derdi, şimdi alanı fazlasıyla biyolojik olmaya başladı. Genellikle ailevi bir zihinsel hastalık olup olmadığı sorulur, bir antidepresan yazılır; kimse çocukluk travmasına bakmaz, beslenme ve yaşam tarzı konularında rehberlik etmez. Bu alan, Amerikan Psikiyatrik Birliği tarafından oluşturulan ve semptomları bir tanı aracı olarak kategorize eden -tipik olarak bir "bozukluk" kökeninde genetik ya da "organiktir"; öğrenilmiş ya da çevresel olamaz diyen- Zihinsel Bozuklukların Teşhisi ve İstatistikleri Elkitabı protokolünü tam olarak benimsemiştir. Bir genetik neden ekleyince hastalığımızı kimliğimizin bir parçası sayarız. Bir teşhise indirgenince kök nedeni bulmak konusundaki şevkimiz kırılır. Bir etiketimiz olur: Ben buyum.
Şairlere inanıp İstanbul'u seviyorlar, oysaki Fuzuli haber vermiş: "Aldanma ki şair sözü elbette yalandır."
Bir toplumda makbul vasıf yurtseverlik, karalama sıfatı ise "işbirlikçilik" olacaktır.
Sayfa 465 - Tiyo yayınlarıKitabı okudu
Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim! Neden böyle uzaksınız benden? Ey benim eski gözyaşlarım! Sizin sıcaklığınızı neden gene duyamıyorum? Yanaklarımda bir iziniz olsun kalmamış... Koyup gitmişsiniz beni... Sizi tanımıyor değilim. Ey benim eski duygularım, düşüncelerim, gözyaşlarım! Ey benim gönlümün eski yalanları! Birer birer tanıyorum, birer birer biliyorum sizi, ancak, ne türlü söyliyeyim? İçeriden değil, dışarıdan tanıyorum sizi. Sizi biliyorum, biliyorum ya, nerede, ne türlü tanışıktı, onu bilemiyorum. Artık siz ben değilsiniz, ben de siz değilim, yabancıyız birbirimize... Yoksa ben sizi eskiden ilgiyle okuyup sonra adını bile unuttuğum bir öyküden mi biliyorum? Etimde değilsiniz benim artık:  ben şimdi sizi bensiz, kendimi de sizsiz düşünebiliyorum. Demek sizinle ben bir değilmişiz, sizsiz de bir ben olabilirmiş... Oysaki ben sizi varlığımın, benliğimin özü, ta kendisi sanmıştım. Size benmle, kendi etime de sizinle yoğurulmuş diye bakıyor, "Ayrılamazlar birbirinden!" diyordum. İşte, göz göze geliyoruz da birbirimize gülümsemeden, öfkelenmeden, omuz silkmeden geçebiliyoruz. Tanıyorum sizi, ancak ben değilmişsiniz gibi, benden büsbütün ayrı, benim dışımda bir varlıkmışsınız gibi bakıyorum size... Ey benim eski duygularım, düşüncelerim! Ey benim eski gözyaşlarım! Bir gün gelecek, ben size dışarıdan bakabileceğim.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.