Başarılı bir mucit olmasının yanı sıra, kurduğu şirketlerle icatlarını başarılı bir şekilde pazarlayabilme yeteneğine de sahiptir. Oluşturduğu sistemlerde doğru akım kullanmış ve dönemin zengin girişimcileri tarafından ciddi miktarlarda maddi desteği de arkasına almıştır. Şöhreti şehir sınırlarını aşıp neredeyse tüm ülkede yayılmaya başlamışken,
1893 yılında Westinghouse şirketi için çalışan 37 yaşındaki Tesla'nın eline kaçırılmayacak kadar büyük bir fırsat geçer. edison'un yaptığı karalama kampanyaları, başarısız infaz yöntemi yüzünden askıya alınmış ve halk da artık Tesla'nın adını icatlarıyla duymaya başlamıştır. Aynı yıl Chicago'da düzenlenecek olan bir fuarın
Berdiyaev söylemişti: yeni bir ortaçağa girdik, inanacağız, bize öğretilenlere doğru olup olmadıklarını araştırmadan, bir yerine ses çıkarmadan, bir noktasına dokunmadan inanacağız.
Başka bir grup da, bunlardan daha çok gurura saplanmıştır.
Yiyecek, mesken ve evlilikte aza kanâat ve fedâkârlık onlara zor gelir. Tasavvuf yolunda bulunduğunu açığa vurmak ister fakat sûfîlerin kıyafetlerine bürünmeye gerek görmez. İpek kullanmaz; yamalı fakat değerli, ipekten daha kıymetli elbiseler, kaliteli önlük ve mendiller ve süslü seccadeler edinirler.
Bunlar görünen bir günahtan kaçınmazken, görünmeyen günahlarda durum nasıl olur! Onların tek amacı müreffeh yaşamak, idarecilerin mallarını yemektir. Bununla birlikte kendilerinde hayır olduğunu zannediyorlar.
Bunların müslümanlara zararı hırsızlarınkinden daha beterdir. Çünkü bunlar kıyafetle kalpleri çalıyorlar; böylece kendilerine uyan başka insanların helak sebebi oluyorlar. Bunların rezilliklerini birisi görünce, tasavvuf ehli hep böyledir zannederek bütün sûfîleri genel bir şekilde karalama yoluna gider.
Romalılara yazdığı mektubunda (7:21-4) Aziz Paulus şöyle der: "Benim ruhsal varoluşum Tanrı Yasası'ndan zevk alır. Fakat bedenimde işleyen farklı bir yasa görüyorum. (...) Beni bedenimde işleyen günah yasasının tutsağı yapıyor." Beden hakkında bu tür bir dinsel karalama, Dadacı ve Gerçeküstücü sanatta 'bastırılmışın [şiddetli bir] geri dönüşü'nü oluşturur.
Anna, Einstein’a hatıra defterini vererek kendisi için bir şiir yazmasını istemiştir. Einstein’ın şiir niyetine yazdığı karalama şöyledir:
“ …Senin için buraya ne yazmam gerekiyor? / Düşünüyorum bir çok şeyi / Aynı zamanda bir öpücüğü / Küçük, minicik ağzının üzerine gelecek. / Eğer sinirlenirsen bana / Sakın ağlamaya başlama. / Bana vereceğin en büyük ceza / Bir öpücük de bana vermen olacak / Bu küçük dileklerim / Yaramaz arkadaşından sana bırakılacak hatıraların anısına.”
:)
“Hatayı yapmamış gibi davranmak bana derin bir keder verir.Buna katlanamam.Eğer bir yalnış yapıldıysa,üzerini karalarım ve hata orada kalır ama üzerindeki karalama ondan vazgeçtiğimin kanıtıdır.”
Freud'un dine mutlak bir şekilde olumsuz bakması onun dine hakaret etmesini beraberinde getirmiştir. Yani Freud'un perspektif hatalarından mutlakçılık mantık hatası yapması, argümana karşılık vermeyle ilgili hatalardan ad hominem mantık hatası yapmasına neden olmuştur. Freud dine bir hastalık gözüyle bakmakta, bu nedenle dini öğretilerin
Sanat adamı gerçekle çalışmaktan, eserini gerçekle yoğurmaktan kaçınamaz, çünkü duyu, duygu, düşünce, nesi varsa hepsini bu dünyadan, kendisine verilmiş olan dünyadan almıştır.
Şairleri, büyük şairleri okudukça gönlümüz bir neşve ile doluyor ya, onlarda bizi küstüren bir şey de var; bizim bütün düşündüklerimizi bizden çok önce düşünmüş, hem de oynar gibi düşünüp oynar gibi söyleyivermişler…
Demek kişioğlu ne denli ilerlese ilerlesin, Alamanlar gibi uygarlığın, medeniyetin en yüksek katına da varsa gene yavuzluktan büsbütün kurtulamıyormuş.