insanların öfkelerinin, hırslarının ve statü merakının bir başkasının canına kastetme noktasına gelmesi, onlara verilen canı kendi uğurlarına ellerinden almaya çalışmaları, kısacası kasıtlı adam yaralama ya da cinayet suçu… anlamıyorum. çok zalim ve bencil insanların arasında yaşıyoruz. bu benim midemi bulandırıyor. kendimden ve yaşadığım yerden, kendi türümden nefret etmemi sağlıyor. yaşam denen olgunun bana göre olmadığını, insan türüne ait olmadığımı hissettiriyor. sistem eleştirisini de geçtim artık, yaşadığımız dünyanın düzeni de değil konu. küçük topluluk, küçük insanlar, var olma ve insanlık. dayanamıyorum bu dünyaya. kimseye yaptığım bir kötülük yok, bir kalp kırmışlığım bile yokken başkalarının çekmesi gereken cezayı ben kendimden ve yaşamdan nefret ederek çıkarıyorum. bu nasıl bir karmaşa, kaos, duygu, düşünce, his… kırmızı göle girme vakti, kırmızı sis bulutunda genzimin yanma saati, karanlık ormanda kaybolma zamanı.